Yeni Adresimiz Kendimceyemek.com

Merhabalar..

Uzun süredir kendimceyemek.blogspot.com adresinden yazılarımı paylaştığım bloguma artık www.kendimceyemek.com adresinden devam edeceğim.

Yeni adresimizi Sık Kullanılanlara eklemeyi unutmayınız.

Ayrıca altta ki Google+ sayfamızı da beğenerek tariflerimi ve yazılarımı Google+ üzerinden de takip edebilirsiniz.


28 Nisan 2012 Cumartesi

Lipton İlk Hasat


Hayat o kadar hızla akıyor ki,çoğu zevkten mahrum hale geliyoruz.Öyle ki,olması gereken,hayatın olmazsa olmazları lüks haline dönüşüyor.Çünkü her şey acele,herkesin işi önemli ve vakit dar.Bu koşturma içinde de,çoğu alışkanlıklar ya kayboluyor ya da daha kolay bir yol aranıyor.Ama şu da var ki,her zaman babangamın çocuklara verdiği öğüt gibi zor olan iyidir.Çünkü zor olanda hem emek,hem sabır vardır.Emek ile sabır bir araya geldiğinde ortaya çıkan şey kötü olabilir mi?
Çünkü yaptığınız her ne ise,en iyisini yapmak için bir efor harcamış ,hem de onun kendini tamamlayıp olgunlaşması için beklemişsiniz.Zaten insanların en zor başardıkları,ya da kaçındıkları şey bunlar emek ve sabır.Oysa ne güzel  bir meziyettir, bir şeye emek verip sonra da neticesi için beklemek sabretmek.
Konu niye buraya geldi diyeceksiniz,ben de dem diyeceğim .Genelde çok kullanılan bir kelimedir demlemek,demlenmek,deminin çıkması.Olgunlaşması gereken,hemen her şey için kullanılır bu kelime.Hatta hiç unutmam yeni evlendiğimde ilk yemek davetinde açılan sohbette,bir aile büyüğü şöyle demişti:Kadın dediğin yıllar geçtikçe demini bulup kadın olur.
Gelelim asıl konumuza,çay hayatımızın olmazsa olmazıdır.En azından çoğumuz için böyledir.Hem keyif içindir,hem muhabbet.Sabah kahvaltısı,ikindi çayı,akşam yemek üzeri derken baya bir tüketilir.Arkadaş arasında bile davetler çaya gelin biçiminde şekillenir.Ha bir de ramazan ayında sanırım tüketim katlanır en azından bizim evde öyledir.İftar masasına oturulduğunda,çay da demlenmiş hazır olur.Sahurlar çaysız düşünülemez.Bu kadar hayatımızın içinde olan,belki de günlük su ihtiyacımızdan fazla tükettiğimiz çayın bir demleme ritüeli vardır ve olmalıdır.Örneğin japonlar bunu ne büyük bir saygı ile gerçekleştirirler bir tören şeklinde.Bizde de tiryakileri bilir ama,en başta da dediğim gibi,zamansızlıktan çoğu zaman da sallama çay dediğimiz tali yola saparız.
Efendim sağolsun Lipton yıllardır mutfağımın çay ustasıdır.Bu Yeni hasat çayında kokusu ve tadını bir deneyin derim.Eğer gerçekten çayı seviyorsanız,mutlaka bu ilk hasat Lipton'un tad ve kokuda ki farkını anlayacaksınız.Yarın pazar,sabah kahvaltısında şöyle mis gibi kokan,tavşan kanı,dumanı üzerinde bir çaya kim hayır diyebilir ki?
Herkese keyifli ve mutlu pazarlar.......

26 Nisan 2012 Perşembe

Biskrem Kurabiye


Hayırlı akşamlar bu saatte kurabiye tarifi olur mu demeyin.Vallahi oluyor.Bu yemek sevdasına bir düşmeye görün.Her saat
aklınızda şu tarif mi bu tarif mi ,tatlı mı tuzlu mu soruları dans ediyor.İyi de ediyor.Allah o kadar çeşitli nimetler vermiş ki, her şekle,her kokuya şükrediyorum.Kurabiye deyip geçmeyin can kurtarır.Sabah acele ile işe gitmek için hazırlanırken,kahvaltı etmeye vaktiniz yoksa,ya da akşamüstü okuldan eve yarı aç,yarı tok gelip de bir şey yemek isteyen  ama o şeyin ne olduğunu bilemeyen bir bebeniz varsa,açlığa hiç tahammülü olmayan babanga yemek hazır olana kadar bir şey atıştırmak istiyorsa veya en güzeli bu saatte uyku tutmamış bir kahve keyfi yapmaya karar vermişseniz ve o kahveye bu kurabiye ile arkadaşlık ettiriyorsanız,bu kurabiye baş tacıdır.Üşenmeyin yapın koyun bir kurabiye kutusuna 3 bilemedin 4 gün tazeliğini korur.Gerçi bizde sadece piştikten sonra kurabiye kabına konuyor kapak tek bir kez kapatılıyor.İkinci hareket kapağın açılması olup tekrar kapatılmaya ihtiyaç duyulmuyor.Çünkü kutu boşalmış olarak yeniden doldurulsun diye mutfak masasına bırakılıyor. 
İşte tarif

Malzemeler
  • 250 gr oda sıcaklığında margarin
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 2 yumurta
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 portakal
  • dilediğiniz ölçüde çikolata
  • yeter miktarda un
Yapılışı
  1. Portakalların kabuklarını rendenin ince tarafı ile rendeleyin.
  2. Derin bir kabın içine rendelediğiniz portakal kabuklarının içine un dışındaki tüm malzemeyi koyup elinizle şöyle bir karıştırın.Burada önemli olan yağın oda ısısında yumuşatılmış olması.
  3. Unu azar azar ekleyerek yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edin.
  4. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp,elinizin ayasında poğaça yapar gibi açın.
  5. Açtığınız bu hamurun içine dilediğiniz ölçüde ufalanmış çikolatayı koyup,hamuru kapatıp elinizle yuvarlayın.
  6. 180 derecede ısıtılmış fırında çok da kurutmadan hafif pembe renkte pişirin.

Zaten bu kurabiyeye pişerken aşık olacaksınız.Mutfağınıza dolan çikolata ve portakal kokusu başınızı döndürecek.
Tadına gelince yapın,yiyin siz karar verin.Afiyet olsun.....
Eviniz her daim huzurla kurabiye koksun....................

23 Nisan 2012 Pazartesi

Benden Haberler

Hayal etmek,hayatınızda ne kadar yer tutar,hiç düşündünüz mü? Hayal etmeyi seviyormusunuz?Hayaller insanı ayakta tutup motive eder mi?
Bence evet hayal etmek önemli ve değerli.İnsanın hayalleri olmalı.Ben hayal ettiğim sürece,yaşayan,hatta biraz da onunla beslenen bir yapıya sahibim.Gerçeklerin önüne geçmemeli tabii ki hayaller ama mutlaka olmalı.Genelde duyguları mantığının önünde giden bir yapım var.Çok zararını gördüğüm,çok fırsatları kaçırdığım olmuştur,ama bu huyumdan asla vazgeçme niyetinde de değilim.Ne yapayım kalbim hep bir tık önde gidiyor.
İnsan pek çok şey hayal edebilir.Kariyer,iyi bir eş,çocuk,ev,araba hatta belki de bir giysi.Bu sizin hayaliniz kime ne.Size zarar vermediği sürece özgürsünüz.Yeter ki elde edemeyeceğiniz,olmazsa çok büyük hayal kırıklıkları yaşayacağınız bir hayal olmasın.Yeter ki hayalleriniz umutsuzluğa dönüşmesin.Bu ağaç bizim evin arka bahçesinde yıllardır her kasım ayında,yapraklarını döken,her mart ayında yeniden yeşeren bir dut ağacı.Neler gördü neler kimbilir.Ben de ona dair çok şey gördüm.Üzerinde ki dutları yiyebilmek için dallarını çekiştirip kıranları,yine o dutları yiyebilmek için başını döndürene kadar silkelenmesini,hatta bir dönem,cam kenarlarına düşen dutların pislik yaptığını düşünerek kesmeye karar verdiler.Ben ne mi yaptım.Tüm binaya karşı durdum.Eğer bu ağacın bir dalını keserseniz çok fena şeyler olur diyerek tehditler bile savurdum.Çünkü ben yıllardır bu dut ağacının dallarına konan kuşları izledim.Serçeler,kargalar o dutlar ile karınlarını doyurdular.Sabah o dalların arasında cıvıl cıvıl öttüler.Balkonumu yıkarken hortumla su sıktım bu dallara.Yaprakların suya nasıl döndüğünü gördüm.En önemlisi bu ağaç hep umut oldu bana.Her baharda o yeşerdikçe ben de içimde ki duyguları yeşerttim.Dut yine yemyeşil ben de.Neden diye sormayın.Ben de bilmiyorum.Yine coştu deli gönül.İnsan yıllar geçtikçe belki de çok fazla ayrıntıya takılı kalmıyor.En doğrusu da bu bence.
Şu yaşımda öğrendim ki hayatınızı tek bir şey,ya da kişi üzerine kurmamalısınız.Öğrenmeye açık olmalısınız.Öğrenme isteği insanın zihnini canlı tutuyor.Yeni şeyler öğrenmek ufkunu açıyor.Bunları niye mi yazıyorum.Fotoğrafçılık kursuna yazıldım.Daha ilk derste hayal mekanizması başladı çalışmaya.Bu çok keyifli fotoğraf turlarına katılıp,bu duyguyu hisseden insanlar ile ortak bir keyifte buluşmak üzerine.Ha ne lüzum var,bu saatten sonra fotoğrafçı mı olacaksın,gibi olumsuz cümleler de geldi tabi ki ama ne yaptım?Ayrıntıya takılmadım.Bu keyifli mi evet,ben mutlu oldum mu evet,kimseye zararı var mı hayır.O zaman devam.
Bu arada bugün 23 Nisan tüm çocukların ve içinde çocuk taşıyanların bayramı.Kutlu ve mutlu olsun.
Bol hayalli güzel günler..................

18 Nisan 2012 Çarşamba

Patatesli Çiğ Köfte

Patatesi seviyorsanız,acıyı,baharatı seviyorsanız bu tam size göre bir tarif.İsterseniz çayın yanına,isterseniz yemek sofrasına seçim sizin.
Patatesin köfte kıyafeti giymiş şekli.Bana göre bu kıyafet,patatese çok da yakıştı.Hele siz evde oturma lüksüne sahip olan hanımlar,şu yağmurlu,rüzgarlı havalarda demleyin çayınızı,yapın patatesli çiğ köftenizi,oturun cama.
Hem yağmuru izleyin hem keyifle çayınızı yudumlayın.Hadi afiyet olsun.
Malzemeler


  • 2 su bardağı ince bulgur

  • 1 su bardağı sıcak su

  • 3 adet irice haşlanmış patates

  • 1 bağ yeşil soğan

  • Maydanoz

  • Limon

  • Sumak,nar ekşisi,zeytinyağı,tuz,karabiber,isot,pul biber,toz kırmızı biber

Bulgurun üzerine sıcak suyu döküp kapak ile ağzını kapatın,şişip yumuşaması için bir süre bekletin.Bu arada haşladığınız patatesleri rendeleyin.Soğanları ve maydanozu çok ince kıyın.Şişen bulgur ile patatesleri iyice yoğurun ve yeşillikleri ekleyin.Baharatları,ekşisini ve zeytinyağını ilave edip istediğiniz şekli verin ve bol yeşillik ile birlikte servis edin.


Baharatları kendi ağız tadınıza göre koyabilirsiniz.


Afiyet olsun.......

15 Nisan 2012 Pazar

Şekerpare

O kadar koşturmacalı bir hafta sonu geçirdim ki,bir cuma akşamını hatırlıyorum,bir de şu anı.Arada geçen zaman nasıl geçti,ne ara bitti hiç anlamadım.Yorgunmuyum evet hem de çok,mutlu muyum evet.Dolu dolu geçen bir hafta sonu.Derler ya emek olmadan yemek olmaz,o misal yorgun ama mutlu.Gezdim,yedim,içtim arkadaşlarımı gördüm.Bu arada bir şirket yemeği bir veli toplantısı,bir etkinlik sıkıştırdım bu hafta sonuna.
Haftaya da bir tatlı tarifi ile başlayarak sizlere merhaba demek istedim.Şimdiden, güzel,bereketli,sağlık ve mutluluk dolu bir hafta olsun diyorum.
Şekerpareyi oldum olası severim.İş yerinde bile öğlen yemekte çıktığında,tatlı yemeyeceğim sözümü yedirten tek tatlıdır diyebilirim.
Bu da pastane şekerparesi görünümünde ve çok lezzetli tadından çatlamış bir tarif oldu diyerek buyrun diyorum:
Malzemeler
Şerbeti için


  • 4 bardak şeker

  • 5 bardak su

  • bir yemek kaşığı kadar limon suyu

Hamuru için



  • 125 gr margarin (oda sıcaklığında bekletilip,yumuşatılmış)

  • 4 kaşık pudra şekeri

  • 2 yumurta (bir tanesinin sarısı üzerlerine sürülmek üzere ayırılacak)

  • 1 kahve fincanı sıvıyağ

  • 1 çay kaşığı karbonat

  • yaklaşık 3 / 3,5 su bardağı un (yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur olacak)


Yapılışı
Şerbeti,hamuru hazırlamadan önce kaynatın ki siz hamuru yoğururken soğumak için vakti olsun.Çünkü şerbet soğuk tatlı sıcak olmalı.
Yağ,yumurta ve pudra şekerini mikserle iyice çırpıp,daha sonra karbonat ve sıvıyağı ilave edin.Unu yavaş yavaş yedirerek hamurunuzu yoğurmaya başlayın.Elinize yapışmayacak ama yumuşak kıvam kazandığı anda hamurunuz şekil vermeye hazır demektir.Tatlılarınıza istediğiniz şekli verip,üzerlerine ayırdığınız yumurta sarısını sürün ve çok az yağladığınız tepsiye dizin. 180 derecede iyice kızarana kadar pişirin
Fırından çıkardığınız anda soğumuş şerbeti tatlınızın üzerine dökün.Şerbetini çektikten sonra afiyetle yiyebilirsiniz.
Herkes için mutlu ve sağlıklı bir hafta olsun........

12 Nisan 2012 Perşembe

XI.XI Sonsuzluk Gourmet Naturel Sızma Zeytinyağı

Geçenlerde davetli olduğum ama katılamadığım bir etkinliği, sizlere duyurmak istedim.Çok istememe rağmen rahatsızlığım nedeniyle ,gidememiştim.Zeytinyağı sevenlere ve bu konuya ilgi duyanlara duyurulur diyerek buyrun diyorum.


XI.XI SONSUZLUK Gurme Naturel Sızma Zeytinyağ, Türkiye’de ve dünyada yegane kalan üretim şekli ile en nadide ve kaliteli sofralık zeytinlerden hiç bir işlem görmeden üretildi. Naturel, ilk ve kuru baskı, eşsiz bir tada sahip sahip olan gerçek bir zeytinyağdır.
1930 yılından beri Mudanya Trilye bölgesinde var olan Taş Baskı Yağhane’de limitli olarak üretilen bu nadide zeytinyağları, özenle bakımı yapılan 300 yıllık zeytin ağaçlarından kimyasal gübre kullanılmadan elde edilmektedir. Dinlendirilmek üzere 150 yıllık tarihi küplere alınan XI.XI Sonsuzluk Gourmet Naturel Sızma zeytinyağları üretim aşamasında özellikle metal ile temas etmediği ve kimyasal bir işleme tabi tutulmadığından dolayı yüksek aromatik değere ve enfes bir tada sahiptir. Tüm mineral ve vitamin değerleri aynen korunmaktadır.Özellikle filtre edilmeden 1 ay dinlendirildikten sonra şişelenir ve limitli üretilir. 500 ml şişelerde limitli olarak üretilen XI.XI. Sonsuzluk Gourmet Naturel Sızma Gurme Şarküterilerde, Karaca Porselen mağazalarında satışa sunulmaktadır.
Daha fazla bilgi için tık tık

8 Nisan 2012 Pazar

Pofidikler

Şöyle bir düşünün bugün pazar öğünlerin şaştığı,tembellik günü.Mutfak trafiği yoğun.Herkesin midesi farklı saat işleyişi ile çalışıyor.Herkes bir şey yemek istiyor ama tam da ne yiyeceğini bilmiyor.
Canım bir şey yemek istiyor ama yemek değil,şöyle atıştırmalık bir şeyler sesleri,evde çınlıyor.Buzdolabı açılıyor kapanıyor.Her açıldığında tabakta güzelce serilip yatan tulum peyniri ve mis gibi köy tereyağı gözüme çarpıyor.Diyorum ki şunları şöyle güzel bir zeytinyağı içine yatırılmış çizik zeytinle yesem.Tam da o anda tamam diyorum buldum.Hemen kolları sıvayıp malzemeleri tezgaha diziveriyorum.



  • 2 su bardağı ılık süt

  • 1 adet yaş maya

  • 1,5 yemek kaşığı toz şeker

  • 1yumurta (sarısı pofidiklerin üzerine sürülecek)

  • 1 su bardağı sıvıyağ

  • 1,5 tatlı kaşığı tuz

  • un

Süt,maya ve şeker önce iyice bir karıştırılıp,maya eritiliyor.Daha sonra un hariç diğer malzemeler ilave ediliyor.Un azar azar eklenerek çok sert olmayan,ama ele de yapışmayan bir hamur elde edilip,ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp elle yuvarlanarak yağlanmış tepsiye diziliyor.200 derece fırında önce bu pofidiklerin,pofidik haline gelişlerini keyifle izliyor mis gibi mayalı hamur kokusu ile ciğerlerinizi dolduruyorsunuz.

Sonra mı?Sonra fırından çıkan bu yumuşacık,sıcacık pofidiklerin ortasını açıp tereyağını sürüyor, tulum peynirinin buzdolabındaki rahatını bozarak içlerine dolduruyorsunuz.Çizik zeytini baş köşeye koyup,demlediğiniz çay eşliğinde tadını çıkarıyorsunuz.
İşte pazar keyfi diye buna derim diyen ev halkı sakinliyor onlar huzurlu ben huzurlu.
Sevgi ve huzur dolu bir hafta dileğiyle...............

6 Nisan 2012 Cuma

Zeytinyağlı Kereviz Çanağı

Yine mutlu ve huzurlu bir Cuma gecesi.Şükretmek lazım.Bir haftanın yorgunluk ve stresini atmak için iki güzel gün.En huzurlu mekan,yani ev.Şu saat itibari ile keyif benim keyfim.Kafayı boşa sarıyorum,hafızaya reset atıyorum,gereksiz tüm bilgileri,kişileri silip yer boşaltıyorum.Yani içime huzur dolduruyorum.
Bu arada sizlere de güzel ve keyifli bir hafta sonu dilemek istiyorum.Herşeyi boşverin sizi ne mutlu edecekse,bu hafta sonu onu yapın,kendinizi güzelce şımartın.
Ben şu an onu yapıyorum.Hafızamda İncir Reçeli filminin kareleri eşliğinde yine,hep Halil Sezai dinliyor ve bu satırları yazıyorum.Diyeceksiniz ki ne yaptığın bizi ilgilendirmiyor.Ama ömrüm varsa bundan 10 ya da 20 sene sonra bu satırları okurken bu anı ve huzuru hatırlamak için bu ayrıntıları yazıyorum.
Size tarifini vereceğim bu nefis zeytinyağlıya gelince kendini enginar zanneden bir kerevizin hikayesi bu.Hani kendini saraylı sanan bir orta direk.Enginarı seven bu kereviz ile mutlaka flört etmeli,çünkü görüntü ve lezzet kardeşi oluyor bu şekilde.
Malzemeler


  • 2 adet orta boy kereviz

  • 1 adet kuru soğan

  • 1 adet patates

  • 1 adet havuç

  • 1 çay bardağı bezelye

  • 1 çay bardağı zeytinyağı

  • tuz

Ortadan ikiye bölüp,güzelce soyup çanak şeklinde içini oyduğunuz kerevizlerinizi limonlu suyun içine koyun ki kararmadan pişme sırasını beklesin.Diğer tarafta patates ve havuçlarınızı,soyup küp küp,soğanınızı yemeklik doğrayın.Yayvan bir tencereye, kereviz çanaklarınızı yerleştirin,doğradığınız soğan,havuç ve patatesi de tencerenin içine gelişi güzel koyun,bu arada bezelyeyi ilave etmeyi de unutmayın.Bezelyeyi konserve olarak kullanacaksanız,daha sonra tencereye ekleyin ki dağılmasınlar. Yemeğinizin üzerine dilediğini miktar tuz ve bir çay bardağı zeytinyağını da ilave edip,tencerenin kapağını kapatın.Çok kısık ateşte,arada kontrol ederek pişmeye bırakın.Ben bu yemeği sadece yağı ile yemeyi sevdiğimden yaklaşık yarım çay bardağı su ilave ederek pişirdim.Yemeğiniz pişip soğuduktan sonra,servis tabağına aldığınız kereviz çanaklarının içini tencerede ki patates,havuç,bezelye ve soğan güzellemesi ile doldurun ve afiyetle yiyin.


Keyifli bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...............

3 Nisan 2012 Salı

Sosisli,Kaşarlı Omlet

Çok şükür blogum ile 3 gün sonra buluşabildim.Günler su gibi akıp gidiyor.Yapacak çok şey var,ama çok şey.İnşallah hepsini değilse de çoğunu yapma enerjim ve hevesim var.Bu koşturmaca içinde,bazen şip şak menüler oluyor evde.Hatta bu kolay yemek seçenekleri bazen alay konusu oluyor evde.Mesela babanga şöyle diyor blog sahibisin ama biz yumurta yiyiyoruz olacak şey değil.Ne yapalım arada böyle de olabiliyor.Zaman sıkıntısı yaşandığında,yapılabilecek kolay bir omlet sitemde de bulunsun istedim.Ben sosis ile yaptım.Siz isterseniz sucuk,pastırma salam vs damak zevkinize göre kullanabilirsiniz.
Malzemeler


  • 2 yumurta

  • İki adet sosis

  • rendelenmiş kaşar peyniri

  • tuz,karabiber,kırmızı biber

Yumurtaları çukur bir kaba kırın,içine tuz ve baharatları ekleyip iyice karıştırın.Yapışmaz bir tavaya bir fındık büyüklüğünde tereyağ koyup,yağ eridiğinde,yumurta karışımını dökün.Alt tarafı pişen omletinizi bütünlüğünü bozmadan ters çevirin.Bu arada doğranmış sosisi ve rendelenmiş kaşarı omletin bir yarısına koyup,diğer yarısını üzerine katlayın.


Afiyet olsun.Arada tembellik yapma hakkınız olması dileğiyle.....

Blog Widget by LinkWithin