Yeni Adresimiz Kendimceyemek.com

Merhabalar..

Uzun süredir kendimceyemek.blogspot.com adresinden yazılarımı paylaştığım bloguma artık www.kendimceyemek.com adresinden devam edeceğim.

Yeni adresimizi Sık Kullanılanlara eklemeyi unutmayınız.

Ayrıca altta ki Google+ sayfamızı da beğenerek tariflerimi ve yazılarımı Google+ üzerinden de takip edebilirsiniz.


30 Mart 2009 Pazartesi

Patates Dolması


Oğlumu hayırlısı ile yolcu ettim.Allah sağlık versin ne yapalım.Koşturmacalı bir haftasonu oldu benim için .Bugün evdeyim.Çalışıyor olup da haftasonu dışında birgün evde olmak değişik bir duygu.Güneş de bugün yüzünü gösterdi çok şükür.Gelelim tarifimize;

Malzemeler
  • 3 adet patates
  • 1 büyük soğan
  • Biraz kıyma
  • 1/2 yemek kaşığı salça, birazcık toz kırmızıbiber
  • Kaşar peyniri

Yapılışı

Patatesleri soyup yıkadıktan sonra ortadan ikiye bölüp içlerini oyun.Kızgın yağda kızartın.Soğanı ve kıymayı kavurup içine tuzunu, karabiberini,salça ve kırmızıbiberini ekleyip,kızarttığınız patateslerin içini doldurun.Borcama dizdiğiniz patatesleri fırınlayın,fırından çıkartmadan önce üzerlerine birer dilim kaşar peyniri koyup peyniriniz biraz eriyince fırından çıkarıp afiyetle yiyin.

Ben içini oyduğum patateslerin içini de kızartıp yemekle beraber servis yapıyorum.Böylece ziyan olmuyor.Basit bir yemek ama yine de açıklayarak yazmaya çalıştım.Çünkü yemek yapmaya yeni başlayan arkadaşlar için en basit şeyler bile zor gelebilir.Yeni evlendiğimde anneme yemek tarifi almak için telefon ettiğimde verdiği ölçüler el kararı,göz kararı idi.Bilmiyordu ki benim daha ne elimin ne de gözümün kararı vardı.Yaptıkça gerçekten çoğu şeyin ölçüsü el ve göz kararı oluyor.

Herkese hayırlı ve güzel bir hafta diliyorum

27 Mart 2009 Cuma

Atıştırmalık Gevrek





Herkese merhaba,


Bugün mutlu cuma,Hayırlısı ile benim için ekstra mutlu cuma.Çünkü Allah'ın izni ile yarın sabah Ankara'dan oğlum gelecek.İşten geldiğimden bu saate kadar mutfakta ona güzel şeyler pişirdim.Sağolsun bana 'küçük' bir yapılacaklar listesi vermişti.Yaptıklarımı sizlerle de daha sonra paylaşacağım.Bu arada üzerinize afiyet biraz da hasta gibiyim.Bu havalar insanı mahvediyor.Neyse ki yaza az kaldı.Şöyle güzel pırıl pırıl güneşli günler.Sabah uyandığında insan güneşi görünce daha bir enerjik,daha bir pozitif oluyor.En azından ben öyle oluyorum.Herşeye daha olumlu,daha güzel bakıyorum şöyle bir içim coşuyor hatta bazen içimden okulu kıran öğrenciler gibi işi kırıp adaya ya da kavağa gitmek oturup pırıl pırıl parlayan denizi seyretmek,şöyle gönlümce adanın ya da anadolu kavağının daracık sokaklarında aylak aylak dolaşmak geliyor.Neden ada ya da anadolu kavağı derseniz bilmiyorum oralar bana şehrin gürültüsünden uzak huzur veren yerler gibi geliyor.Ruhum oralarda gerçekten huzur buluyor.Oldum bittim öyle çok lüks şaşalı yerleri sevmem.Salaş ama temiz,sakin,samimi yerleri severim.Ne giysem diye düşünülerek gidilen yerlerden ziyade bir jean bir gömlek tamamdır.


Gene çenem düştü diyecem ama konuşmayıp yazdığım için bu da tuhaf bir cümle olacak.Gelelim tarife.Bu tarifi Oktay Usta'nın sitesinde gördüm,denemeye karar verdim ve yaptığıma da çok memnun oldum.Çünkü çok güzel oldu.Bu gevrekleri yapıp bir kavanozda sakladığınızda uzun süre tazeliğini daha doğrusu gevrekliğini koruyor ve canım birşey yemek istiyor ne yesem acaba diye düşündüğünüz zamanlarda imdada yetişiyor.Tadan herkes çok ama çok beğendi


Sizde deneyin ısrarla tavsiye ediyorum.


Malzemeler



  • 4 yumurta

  • 1 su bardağı şeker

  • 1 su bardağı sıvıyağ

  • 4 su bardağı un

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 çorba kaşığı sirke

  • 1 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı



  1. Yumurtaları derin bir kaba kırın

  2. Üzerine şekeri ekleyin iyice köpürtene kadar çırpın

  3. Sıvıyağını ve sirkeyi ekleyin

  4. Un,kabartma tozu,tarçını karıştırıp sıvılara ekleyin.İyice karıştırın

  5. Altına yanmaz kağıt koyduğunuz dikdörtgen bir borcama hamurunuzu koyun

  6. 170 derecede pişirin

  7. piştikten sonra fırından alıp biraz soğutun,dilimleyin

  8. Dilimleri fırın tepsisine koyup fırında gevrekleşene kadar bir süre kurutun

Kurutma işlemini ben fırının sıcaklık ayarını 150 dereceye getirip başında bekleyerek yaptım.Zaten gevrekler piştiği için dikkat etmezseniz yanabilir.


O tarçının kokusu bütün eve misler gibi doldu.İsterseniz içine ceviz ,üzüm ya da badem koyabilirsiniz.Damak zevkinize göre siz bilirsiniz.Fakat tarçınla çok güzel bir tat oluyor


Afiyet olsun...


Herkese mutlu,huzurlu,bol güneşli bir hafta sonu diliyorum


24 Mart 2009 Salı

Elmalı Tart

Artık akşam eve gelince kendimi mutfağa kapatıyorum Bunu da onu da yapmalıyım diye Ama acayip keyif alıyorum.Vücudum yoruluyor,beynim dinleniyor.Eskiden işyeri dışında evde asla bilgisayar başında vakit geçirmezdim.Ama şimdi durum farklı yatmadan önce şöyle bir tarif yazmak biraz sevdiğim arkadaşlarımın sayfalarında gezinmek bunları yaparken müzik dinleyip şöyle güzel aromalı bir kahve içmek beni çok mutlu ediyor.Blogumu çokkkkkkk seviyorum.
Yaşasın blog dostluğu.Ayrıca Yasemin sana da çok teşekkür ediyorum beni cesaretlendirdiğin için.
Bugün vereceğim elmalı tart da mükemmel ağızda dağılan çok özel bir tart .Yalnız siz siz olun üzerini pudra şekeri ile süslerken benim gibi dalıp da üstünü tamamen kaplamayın ki üzerindeki elma dilimleri bütün görkemi ve iştah açıcılığı ile gözünüze hitap etsin.


Malzemeler


  • 1 paket margarin (oda sıcaklığında)

  • 1 çay bardağı sıvıyağ

  • 2 yumurta

  • 1 çay bardağı pudra şekeri

  • 1 paket kabartma tozu

  • 4 orta boy elma (1 adet elma tartın üzerine dilimlenmek için kullanılacak)

  • 3 yemek kaşığı toz şeker

  • tarçın ve ceviz

  • aldığı kadar un

Yapılışı


Kabuğu soyulup,rendelenen elmalar toz şeker ile pişirilir.İçerisine ceviz ve istediğiniz ölçüde tarçın ilave edilir.(Ben 1 tatlı kaşığından biraz fazla koydum)


Diğer tarafta margarin, kabartma tozu,sıvıyağ ,pudra şekeri ve yumurtalar iyice karıştırılır.Yavaş yavaş hamuru toparlayarak un ilave edilir.Yumuşak fakat ele yapışmayacak bir hamur elde edilir.Hamur ikiye bölünüp bir parçası altına yanmaz kağıt serilmiş pişireceğiniz kabınızın ölçüsünde açılarak,tart kabının zeminine yerleştirilir.Üzerine soğumuş elmalı harç konulduktan sonra hamurun diğer parçası tartın üzerini oluşturması için kabın üzerine yerleştirilir.


Çok ince kesilmiş elma dilimleri bir miktar hamurun içine batırılarak tartın üzerine dizilir.Önceden ısıtılmış fırında 170 derecede pişirilir.Fırından çıkarttıktan sonra soğuyunca bir miktar pudra şekeri ile süslenir.(elma dilimlerinin görünmesine izin verecek kadar)


Gerçekten çok hafif ve çok lezzetli oluyor Afiyet şeker olsun .


Bu gidişle bütün ev halkı sonunda obez olacak.Ben pişirip ikram etmekten onlardan yemekten o kadar mutlu ki.Tek sorun Ankara da ki büyük oğlumun bütün bunların sadece resimleri ile yetinmek zorunda olması.Neyseki hayırlısı ile bu hafta sonu geliyor ve bana kocaman bir yapılacaklar listesi yazdırdı.


23 Mart 2009 Pazartesi

Portakal Suyunda Zeytinyağlı Kereviz





Evet yine riskli bir yemek, kereviz.Çoğu kişi hiç sevmem der yedin mi diye sorunca da hayır cevabı alırsınız .İşte yine ön yargı.Oysa kereviz hem çok faydalı hem de çok lezzetli bir sebzedir.


Tarifimiz şöyle


Malzemeler



  • 3 adet orta boy kereviz (seçerken kerevizlerin biraz ağır olmasına dikkat edin ,aksi takdirde içleri boş oluyor.)

  • 1 adet soğan

  • 1/2 su bardağı zeytinyağı

  • 1 adet havuç

  • 1 adet portakal

  • tuz

Yapılışı


Kerevizleri soyup istediğiniz şekilde doğrayıp kararmaması için limonlu suya koyun.Diğer tarafta doğradığınız soğanları havuçları tencerenizde (yayvan bir tencere olması tercih sebebidir.sebzeler üstüste olmasın rahat pişsin diye)soteleyin.Daha sonra kerevizleri ekleyin şöyle bir çevirdikten sonra tuzunu ve sıktığınız bir adet portakalın suyunu ilave edip,kısık ateşte fazla karıştırmadan pişirin.Piştikten sonra tencerede soğuduktan sonra servis tabağınıza alın.


Deneyin göreceksiniz muhteşem bir lezzet


Afiyet olsun ...


22 Mart 2009 Pazar

Bugün Ekmek Yaptım

Fırından çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra Keşke sizlere kokusunu da gönderebilseydim.

Ekmeklerin fotoğraflarını daha henüz çekme aşamasındayken küçük oğlum tarafından ekmekler saldırıya uğradıktan hemen sonra :)



Evet bugün ekmek yaptım daha doğrusu hayatımda ilk kez ekmek yaptım.Nasıl güzel bir şey anlatamam.Yapanlar biliyordur o duyguyu muhakkak.Mis gibi sıcacık yemeye kıyamıyorsunuz diyecem ama oğlum hiç acımadı.Yemek saatinde masaya ekmeğin çok küçük bir bölümü erişebildi.Bizim köyümüzde çocukluğumda hatırlıyorum herkes kendi ekmeğini kendisi yapardı 2-3 gün yetecek kadar ekmek somunları kilerlerinde kocaman tencerelerin içinde örtülere sarılı olarak muhafaza edilirdi.Bitmesine yakın tekrar yaparlardı.Üstelik benim bu yaptığım gibi küçük değil kocaman köy ekmekleri evlerin bahçesindeki fırınlarda odun ateşinde pişirilirdi.Çok zahmetli tabi ki evde fırınlarda aç fırını derecesini ayarla pişir kolaylığında değil yani.Artık onlar da eskisi kadar yapmıyorlar.Yok olan herşey gibi onlar da yavaş yavaş yitip gidiyor.

Neyse ben acayip keyif aldım bu işten hatta artık ekmeğimizi hep evde mi yapsam diye düşündüm bir an ama gördüğünüz şu iki adet ekmek daha masaya ulaşamadan bitince bu şekilde başa çıkamayacağımı da düşündüm..Bu ilk denemem olacağından çok cesur davranamadım ve Sinangil'in bir paket kepekli ununu aldım Mayası da ayrıca paketin içinden çıkıyor.Aynen üzerindeki tarife göre pişirdim.

Unu,içinden çıkan mayayı ,2 yemek kaşığı sıvı yağı, 1/2 su bardağı sütü,1 su bardağı suyu iyice yoğurup 15/20 dakika dinlendirdim.Daha sonra tekrar iyice yoğurup şekil verdim ve pişireceğim tepside 1 saat kadar kaloriferin yanında tuttum.Sonra da 220 derecede önceden ısıtılmış fırında 40 dakika kadar pişirdim.Sonuç mu mükemmel.

Bir daha ki sefere daha cesur davranıp hazır un almayıp kendim yapacağım hoş değişen birşey yok aslında yine un,maya,su.Ama şöyle cevizli ekmek fena olmaz mesela


Afiyet şeker olsun evinizde,cebinizde bereketli olsun.Herkese hayırlı haftalar.


21 Mart 2009 Cumartesi

Ekşili Köfte





Bugün tatil olmasına tatildi fakat ev işleri tatil dinlemiyor.Bütün gün ev işleri ile uğraştım.Şikayet gibi algılamayın.Ben ev ile uğraşmayı evime zaman ayırmayı çok seviyorum.Bütün bir hafta iş hayatından sonra bana bir çeşit terapi oluyor.Oh çok şükür şu anda evim misler gibi maaşallah.Güneş her ne kadar yüzünü gösterse de hava hala çok soğuk.Bu sıcacık ekşili köfte bizim içimizi ısıttı.Umarım sizin de içinizi ısıtır.

Malzemeler

  • 250/300 gr kadar kıyma
  • 3 yemek kaşığı kadar ince bulgur
  • biraz tuz, biraz karabiber
  • tereyağ
  • terbiyesi için 1 adet limon 1 adet yumurta sarısı
  • toz kırmızıbiber (üzerine koymak için)
  • biraz un

Yapılışı

Yıkadığımız bulguru kıyma ve tuz,karabiber karışımı ile iyice yoğurup misket şekli verip,içerisine un konmuş düz bir tepsinin içine koyuyoruz.Tepsiyi arada sallayarak köftelerin un ile kaplanmasını sağlıyoruz.Diğer tarafta erittiğimiz tereyağın üzerine sıcak su koyup su kaynadığında köfteleri içine atıp pişiriyoruz.Bir yumurta sarısı ile limon suyunu iyice çırpıp hızlıca karıştırarak tencereye ilave ediyoruz.Ekşili köftemiz hazır.Servis yapacağımız zaman yine tereyağında hafifçe kızarttığımız kırmızı biberimizi şöyle güzelce üzerine gezdiriyoruz.

Ben terbiyesine ayrıca un eklemiyorum köfteleri una buladığımız için zaten suyu gereken kıvamda oluyor.Bir de bazıları köfteye bulgur yerine pirinç koyuyor onu da yapmıyorum.Çünkü pirinçler piştiğinde köftenin şeklini bozuyor.Tercih sizin.Sıcacık mis gibi......

Afiyet olsun

18 Mart 2009 Çarşamba

Hayata Dair

Lütfen bu yazıyı dikkatle okuyun
İnanın evet işte bu diyeceğimiz ve ders alacağımız çok ama çok önemli şeyler var. Bu yazıyı okuduğunuzda birkez daha oturup düşünmenizi rica ediyorum. Bu yazı bana mail ile geldi ve beni çok etkiledi.

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmemgerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak.Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın.
Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...
Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı,birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?'demeden...
Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona.
Her şeyin bir sonu olduğunu öğret.Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini,kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.
Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.Kitaplardan keyif almasını.Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , ama okumayı sevmesini öğret ona.
Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver,sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.
Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar,bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...
Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.
Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı. ...
Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...
Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.
Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.
Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...'İstemiyorum','hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi.
Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...
Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ....Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.
Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.
İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini...Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini.. .Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...
Ve onun ne olursa olsun anne ve babası için çok ama çok değerli olduğunu hissettir ona

Canım oğullarım sizi çok ama çok ama çoooookkkkkk seviyorum umarım burada yazılanların çoğunu öğretebilmişimdir size

17 Mart 2009 Salı

Creme Brule




Geçen gün nasıl bir tatlı yapsam diye bakınıyordum ve Oktay Usta da bu tatlıyı keşfettim.Kesinlikle çok ama çok hafif ,çok lezzetli kısacası süper herkes bir denesin emin olun memnun kalacaksınız.Ben yumurtalı tatlı sevmem yumurta kokar diyenler size diyorum hiç ama hiç yumurta kokusu falan yok.Bu bir fransız tatlısıymış.Anlamı da yanık krema demekmiş.
Ben biter bitmez bir daha yapacağım. İşte tarif geliyor
Malzemeler
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı tozşeker
  • 2 su bardağı krema (2 adet 200 gr lık krema bu ölçüye denk geliyor)
  • 3 su bardağı süt
  • 1 paket vanilya (ben 2 paket koydum)
  • üzeri için esmer şeker yada pudra şekeri

Yapılışı

Sütü ve kremayı tencereye alıp 2-3 dakika kaynatın.Ocaktan alıp içine şekeri ve vanilyayı ekleyip mikserle çırparak soğutun.Karışım soğuyunca yumurtaları tek tek kırıp iyice karıştırın.Bu sulu karışımı fırın kaplarınıza alarak içine su koyduğunuz bir tepsiye fırın kaplarınızı yerleştirin.Fırında bu şekilde benmari usulü pişirin ben 170 derecede 40 dakika kadar pişirdim.Tatlıların üzeri pembeleşti ama orta kısımları hala sulu gibiydi.Fakat bu tip tatlılar soğudukça sertleşeceğinden endişelenmeyin.Soğuyunca kıvamını buluyor.

Aslında tatlı fırından çıkıp soğuduktan sonra servis edileceği zaman içine soğuk su (tatlılar piştiği için tekrar fırına girdiğinde iyice sertleşmesin diye) konmuş tepsiye kapları ile konup üzerlerine esmer şeker ya da pudra şekeri serpip o şekerin yakılarak daha doğrusu karamelize ederek servis edilmesi gerekiyormuş.Asıl olanda o şekerin pürmüz ile yakılmasıymış ama fırın da o işi görüyormuş.Ama ben bu kısmı uygulamadım.İlk pişirme aşamasında üstleri o kadar güzel pişti ki gerek görmedim.İsterseniz o şekilde deneyebilirsiniz.Fakat mutlaka denemelisiniz

Afiyet olsun

15 Mart 2009 Pazar

Kadınbudu Köfte




Geldik yine bir haftasonunun sonuna. Kendimi bildim bileli pazar günlerini sevmem neden bilmem.Çalıştığım için değil çünkü çalışmadığım zamanlarda da sevmezdim.Ama yapacak bir şey yok. Bugün bütün günümü mutfakta geçirdim diyebilirim.Bu durum ev halkının çok hoşuna gidiyor tabi.Çünkü mutfak pastane ,lokanta gibi çalışıyor.Yazık onlar da tüketmek için çalışıyorlar!Yorucu fakat keyifliydi.Yemek yapmak terapi gibi birşey.Bir de çalıştığım için hafta sonu hafta içine yönelik hazırlık yapmak iyi oluyor.Yaptıklarımı sırayla sizlerle paylaşacağım.
Gelelim Kadınbudu köfte tarifine;

Malzemeler
  • 500 gr kıyma
  • 1/2 su bardağı pirinç
  • 1 su bardağı galeta unu
  • 2 adet yumurta (bir tanesini kızartırken kullanıyoruz)
  • 1 orta boy soğan
  • biraz maydanoz
  • tuz ,karabiber, kimyon

Yapılışı;

Pirinci birazcık suyla haşlayın.Hatta bir gün önceden yaptığınız pilav varsa ondan yarım bardak alarak da kullanabilirsiniz.Kıymanın yarısını rendeleğiniz soğan ile biraz öldürün.Kıyma bıraktığı suyu çekince,haşlayıp soğuttuğunuz pirinci ve diğer malzemeleri karıştırıp iyice yoğurun.İstediğiniz şekli verin.Köftelerinizi önce düz bir kaba kırıp iyice çıptığınız yumurtaya sonra galeta ununa bulayıp kızgın yağda kızartın.

Afiyet olsun...

Herkese hayırlı,bereketli ,sağlıklı ve güzel bir hafta diliyorum.

13 Mart 2009 Cuma

Küçük Bir Kutlama

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı
Klasik bir laf vardır ya Allah düşürmesin ,ama eksikliğini göstermesin diye.
Bütün doktorlarımızın ve sağlık sektöründe çalışan bütün herkesin bayramını kutluyorum.Her iş kendi içinde muhakkak zordur.Fakat insanların sahip olduğu en kutsal şeyin sağlık olduğuna inanıyorum.Canımızı emanet ettiğimiz en zor anlarda Allah'dan sonra güvendiğimiz doktorlarımıza kolaylıklar diliyorum.

Bu arada 14 Mart aynı zamanda canım abimle yengem yengemin evlilik yıldönümü.Onlara daha çok uzun yıllar sağlık ve mutlulukla güzel günler geçirmelerini,çocukları ile mutlu olmalarını diliyorum.Benim kızkardeşim yok ama ailemize dahil olduklarından beri yengem yengem (ona böyle takılıyorum) ve sarı papatyam benim bu açığımı kapattılar.Canım Esroşum iyiki varsın,en zor günlerimde bana hem sırdaş,hem arkadaş,hem de candan bir dost oldun. İyi ki benim yengemsin.Sarı papatyam o benim küçük narin kardeşim sizi çok seviyorum

Tavuk Güveç




Herkesler iyidir inşallah.Bugün mutlu Cuma malum

Size bu tarifi vermeden önce dün akşam gittiğim Güneşi Gördüm filminden biraz bahsetmek istiyorum.

Hani şu Mahzun Kırmızıgül'ün hem oynayıp,hem yönettiği film.

İnsanların hep genelde olaylara,kişilere karşı bir önyargısı vardır ya dün birkez daha ön yargılardan kurtulmamız gerektiğine

karar verdim

Filmin konusu çok bildik ,çok güncel ,tam da hayatın içinden.Filmi izleyen sinema eleştirmenlerinden birisi bu filmdeki konulardan birkaç film çıkardı demiş.Gerçektende içiçe geçmiş fakat çok iyi işlenmiş bir senaryo vardı.Terör,töre,cehalet.akraba evliliği,kadınların doğudaki ezilmişliği kısacası doğudan kocaman bir manzara

Şimdi filmi izledikten sonra insanların birbirlerine sordukları ağladın mı ya da çok güldün mü gibi saçma sapan soruları varya bu film bazı sahnelerinde gerçekten insanın boğazına birşey düğümlüyor.

Aslında çok merak ederim neden en kalabalık yerlerde kocaman kahkahalarla gülerken,ağladığımızda neden saklarız.Ağlamak da gülmek kadar doğal değil mi?Aslına bakarsanız çok daha doğal ve samimidir ağlamak.O zaman duygularımızı biraz özgür bırakalım

Neyse lafı çok uzattık ben filmin konusunu da oyuncuları da çok beğendim.Fırsat bulursanız mutlaka izleyin


Gelelim Tavuk Güveçe


Malzemeler


  • 3 parça tavuk kalça

  • 1 adet soğan

  • 1-2 diş sarımsak

  • 1 adet kırmızı biber

  • biraz tereyağ

  • mantar (ben mantarı şu hazır kavanozdakilerden kullandım) miktarını zevkinize göre ayarlayabilirsiniz

  • Biraz toz kırmızı biber ve tuz

  • Biraz kaşar peynir rendesi

Yapılışı


Soğanı ve sarımsağı ince ince doğrayıp tereyağ ile biraz öldürdükten sonra biberi doğrayıp,küçük parçalar halinde doğradığınız tavuğu tencereye koyun.Tavuk biraz suyunu bırakıp çektikten sonra mantarları (ben büyük olanları ikiye böldüm) ilave edin.tuzunu ve toz biberini ekleyin.Fırınlayacağım için ben çok fazla pişirmedim.Zaten tavuk çok çabuk pişiyor.Güveçlere pay edip üzerlerine biraz kaşar peynir rendesi koyduktan sonra kaşarlar eriyip biraz kızarana kadar fırınlayın.Bu ölçülerle 3 adet güveç oluyor miktarı kendinize göre artırabilirsiniz



Afiyet olsun...


11 Mart 2009 Çarşamba

Baharın Müjdecisi

Bu güzel ağaç benim işyerimin girişinde



Her sabah işe gittiğimizde bizleri karşılayıp akşamları uğurluyor. Bugün hava biraz rüzgarlı olmasına rağmen güzeldi.Ben de öğlen arasında dışarıda ağacın altında durup dallarının arasından gökyüzünü seyrettim.O kadar güzeldi ki resmini çektim ve bu güzelliği sizlerle paylaşmak istedi.Yaşasın doğa uyanıyor bahar geliyor.Gerçi her biten kış ömürden giden bir kış ama Allah sağlık versin yeterki, güzellikleri hayatımızdan eksik etmesin

Un Kurabiyesi



Daha önce de dediğim gibi bizim evde sağolsun ev halkı çok iştahlı (maşaallah) Yapılan yemekler ertesi güne pek kalmaz.O nedenle akşamları vaktimin büyük bir kısmını mutfakta geçiririm.Bu konudaki tek şikayetim bloguma koyacağım resimleri gündüz çekemiyor olmam.Fotoğraf çekip yaptığınızı resmetmek,sunmak ayrı bir sanat bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Neyse geçen gün evin yaşça en küçük erkeği,bebem benden un kurabiyesi istedi .Akşam yemek bloglarında şöyle bir dolaştım,tarifleri inceledim (bu da acayip hoşuma gidiyor zaman nasıl geçiyor anlamıyorum ama sabah işe gitmek için kalkarken kendime biraz kızıyorum)

Portakal Ağacından Sevgili Hatice'nin tarifinde karar kıldım.Çok da güzel oldu,ağızda dağılan nefis bir un kurabiyesiydi.Yapılan gün de bitti.Denemenizi tavsiye ederim.


Malzemeler


  • 1 paket margarin (oda sıcaklığında)

  • 1 kahve fincanı sıvıyağ

  • 3 yemek kaşığı pudra şekeri (ben 4 kaşık koydum)

  • 4 yemek kaşığı buğday nişastası

  • Alabildiği kadar un (4.5 - 5 bardak kadar diyor ama ben 4 bardak koydum tam karardı)

  • Üzeri için pudra şekeri

Yapılışı


Margarin, sıvıyağ ve pudra şekerini iyice karıştırın.Krema şeklini alınca nişasta ve unu ekleyin iyice yoğurun.Bu hamura uzunlamasına bir rulo şekli verip verev keserek de yapabilirsiniz ben yuvarlayarak yaptım. Bezeleri tepsiye koyunca küçük bir bıçakla üzerlerine çizik attım.Pişince o çizikler açılıyor hoş bir görüntüsü oluyor. Bu arada önceden ısıtılmış fırında 150 derecede pişirdim.Beyaz olarak pişirilmesi gerekiyor.Soğuduktan sonra üzerlerine pudra şekeri serptim.


Afiyet olsun...


9 Mart 2009 Pazartesi

Hayata Dair

İnsanlar ne garip değil mi?Mutsuzken mutluluğu arayıp,mutluluğu yakaladığında
mutsuzluk peşinde koşar.Oysa sahip olduklarına baksa,daha doğrusu görse şükredecek.Ama zavallı insancıklar daima sahip olmadıklarının peşinde koştuklarından o anı kaçırırlar.Mutlu olmak için ne gerekir para mı?O zaman tüm zenginler dünyanın en mutlu insanı olmazlarmıydı?

Parasız da hiç bir şey olmuyor kabul ediyorum ama mutlu olmak için bana göre olmazsa olmaz o değil.
İnsanlar hırslarının peşine takılmış bir koşturmaca gidiyor.Çok şey isteyen hiçbir şeye sahip olamaz denir.Siz bir başkasına özenirken,bir başkasının da sizin sahip olup da farkında olmadığınız bir şeyinize özenebileceğini hiç düşündünüz mü?

Belki güzel bir manzara,bir dostla yapılan sıcacık bir sohbet,sevdiğiniz birine sıkı sıkı sarılmak,yanağınıza konulan küçücük bir öpücük,bir kapı aralığından size uzatılan küçücük bir çiçek,sevdiklerinizle bir arada yediğiniz bir yemek,koltuğunuza uzanıp kahvenizi yudumlamak belki.Belki sevdiğinizle elele yaptığınız bir yürüyüş,aldığınız iyi bir haber,telefonda nasılsın diyen çocuğunuz,her akşam size sevgiyle gülümseyen eşiniz.Belki gidebileceğiniz bir yerin olması,belki nefes alıp verebiliyor olmak,kısacası hayatta olmak

Hayal ettiğin,istediğin ne olabilir?Gerçekten istediğin seni gerçekten çok ama çok mutlu edecek ne olabilir?



Resim Ekle

7 Mart 2009 Cumartesi

Yalancı Mantı



Cumartesi geceleri bizim evde en uzun gecedir yemekler yenir,televizyon izlenir onunla yetinilmez dvd de film izlenir arkasından bir film daha derken yine karınlar acıkır.Herkes yavaş yavaş mutfağa gitmeye başlar ne yesek acaba diye..Bu da geçen cumartesinin manzarasıydı Bakalım bu cumartesi gecesi ne yiyecez

Sonra herkes bu yalancı mantıya ok der.O saatte en çabuk ,en kolay,en lezzetli.Bende sizlerinde aklınızda olsun istedim.Geç saatlere kadar oturup da karnınız acıkırsa isabetli bir seçim

Malzemeler

  • 1 paket mantı makarna
  • Biraz kıyma (çok küçük doğranmış sucuk da olabilir size kalmış)
  • Biraz tereyağ
  • Biraz toz kırmızıbiber
  • Yoğurt

Yapılışı

Adetten yapılışı diye yazdım.Yoksa bildiğiniz üzere makarnayı haşlayıp süzdükten sonra üzerine yoğurt döküp (isterseniz sarımsaklı yoğurt) , tereyağında kavurup biberi eklediğiniz kıymayı makarnanın üzerine şöyle güzelce gezdirin.Afiyetle yiyin

Halley Pasta











Bu saatte bloga tarif koymam bazılarına garip gelebilir.Ama izleyenler bilecekler bu gece Show Tv de Ferhat Göçer'in konuğu Volkan Konak'dı.Eminim izleyenlerin tadı damağında kalmıştır.Bu kadar mı mütevazi,samimi ve içten olabilir bir insan.Olduğu gibi,göründüğü gibi birtakım hırslarını,egosunu yenmiş artık şarkı söylerken verdiği keyif kadar kendisi keyif alıyor.En azından bana öyle hissettiriyor.İzlerken çok tanıdık,bildik,aileden biriymiş gibi izliyorum.Şarkılarını seviyorum.seyircisi ile kurduğu kontağı,insanın yüreğine dokunuşunu seviyorum.Sen çok yaşa Volkan.O nedenle tv nin karşısından ayrılamadım Bu kadar güzel bir müzik ziyafetinin üzerine güzel bir tatlı iyi gider diye düşündüm.



Buyrun o zaman;



Malzemeler





  • 1 paket 10 lu halley


  • 1 paket vanilyalı puding


  • 1 paket krem şanti


  • 1 paket çikolatalı sos (Dr Oetker kullandım )


  • 1 bardak biraz dövülmüş ceviz


  • 2.5 bardak puding , 1 bardak krem şanti için süt


Yapılışı



Halley büsküviler küçük parçalar halinde doğranıp ceviz ile karıştırılır.Bir tarafta pişirilen puding soğumaya bırakılır.Diğer tarafta krem şanti süt ile iyice çırpıldıktan sonra büsküvi ve cevizle karıştırılır. Soğuyan puding de bu karışıma eklenip kuplara paylaştırılır.Hazırlanan çikolata sos soğuduktan sonra tatlının üzerine konulur.Arzunuza göre tatlının üzerini süsleyebilirsiniz.Ben hindistan cevizi ile süsledim.Bu arada çikolata sosu aynen paketin üzerindeki gibi hazırladığımdan buraya yazmadım.Tatlınızı bir gece dolapta bekletirseniz tam kıvamını aldığından daha lezzetli oluyor.Ayrıca bu tatlıyı borcama koyup dilimleyerek de servis edebilirsiniz ama bence kuplarda daha şık oluyor



Afiyet olsun....


5 Mart 2009 Perşembe

Sucuklu Kuru Fasulye

Efendim bizim evin favori yemeğidir sucuklu kuru fasulye ve onun olmazsa olmazı pilav.
Bu ikili ev halkını daima mutlu eder ve onlardan tam puan alır,karnı tok olan da yer aç olan da
Ben de onları mutlu etmekten mutlu olduğum için havalar ısınmadan bir kez daha yapayım ve sizlerle de paylaşayım istedim.

Malzemeler
  • 3 su bardağı kuru fasulye
  • 1 büyük baş kuru soğan
  • sucuk ya da pastırma dilediğiniz kadar
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 1 yemek kaşığı toz kırmızı biber
  • biraz tereyağ , biraz da sıvıyağ
  • tuz

Yapılışı

Fasulyeleri ayıklayıp yıkadıktan sonra bir gece önceden suya koyup bekletiyoruz.Ertesi gün fasulyelerin üzerine çıkacak kadar suyla birazcık kaynatıp süzüyoruz.Diğer tarafta tencereye küçük küçük doğradığımız soğanları yağ ile biraz kavurduktan sonra küçük parçalar halinde sucukları ilave ediyoruz, salçasını ve biberini ekleyip içerisine fasulyeleri ekliyoruz.tuzunu ve yine üzerine çıkacak kadar sıcak suyunu koyup pişmeye bırakıyoruz.

Aslında ben bu yemeği düdüklüde yapıyorum ama bu sefer tencerede yaptım.Burada dikkat edilecek şey yemeğe konulan suyun sıcak olması aksi takdirde fasulyeler dirilir.

Afiyet olsun....

Ben kuru fasulyeyi güveçte etli olarak tercih ederim.İnşallah onu da yaptığımda sizlerle paylaşacağım

2 Mart 2009 Pazartesi

ANNE KAHVALTISI


ANNE KAHVALTISI
Neden annenin yaptığı köfteler daha lezzetli olur?
Neden en güzel çorbalar onun elinden çıkar?
Nasıl bir anda 10 kişiyi doyuracak bir masa hazırlar?
Niye her gittiğinizde ilk sorusu aç mısın olur?
Niçin yorulsa bile belli etmeden her yaptığını zevkle yapar?
Neden her canımız yandığında onun yanında şifa buluruz?
ANNE olmanın değerini neden anne olmadan anlayamayız?
Ellerine sağlık annecim. Allah sana da babama da çok ama çok sağlıkla yaşayacağınız daha nice güzel günler versin



Blog Widget by LinkWithin