Yeni Adresimiz Kendimceyemek.com

Merhabalar..

Uzun süredir kendimceyemek.blogspot.com adresinden yazılarımı paylaştığım bloguma artık www.kendimceyemek.com adresinden devam edeceğim.

Yeni adresimizi Sık Kullanılanlara eklemeyi unutmayınız.

Ayrıca altta ki Google+ sayfamızı da beğenerek tariflerimi ve yazılarımı Google+ üzerinden de takip edebilirsiniz.


30 Aralık 2011 Cuma

Geldi Gidiyor

Geldi gidiyor.2000 yılına girme telaşını yaşadığımız 1999 yılının son günleri daha dün gibi hafızamda.Herkeste bir coşku bir heyecan 2000 yılına giriyoruz sohbetleri.Üzerinden tam 11 yıl geçmiş. O, 11 yılın içine neler neler sığdırdım, anlatsam kitap olur.Acısı tatlısı,güzeli çirkini ama her şeye rağmen, inkar edilemez yaşanmışlıkları ile geçen yıllar.Ömür dediğin zaten ne kadar ki?
İşte yine,yeni bir yıl,yeni umutlar,yeni kararlar,yeni heyecanlar.Bunun nesi kötü olabilir ki?
Ben yeni yılı değil,yeni umutlarımı kutluyorum.Çünkü her yeni ,yeni umut taşır içinde. İnsanın umutları olmasa elinde ne kalır ki?Her düştüğümüzde bize kalkma cesareti veren o değil mi?Her hüsranla biten olay sonrası alınan kararlar içinde, yine o yokmu?Yaşanmamış ama yaşanılası her günün,her saatin içinde içimizde taşıdığımız duygu o değil mi?En basiti ile anlatmak gerekirse, hangimiz hayatımızın bir döneminde en azından bir kez olsun,milli piyango bileti almamışızdır ki?Neden? yeni umutlar yeni iyi şanslar için.
O zaman bunun nesi kötü ya da günah olabilir ki?Her gece yattığımızda,ertesi gün için ne düşünürüz,güzel şeyler.
O halde yeni yıl demek yeni umutlar demek,yeni bir başlangıç demek,yeni güzel yarınlar demek.Kimi bir ev kimi bir araba,kimi yeni bir iş kimi evlilik,kimi tezkere,kimi çocuk kimi üniversite hayali içinde.Çünkü umudumuz olmasa ayakta durma cesaretimiz,yaşama sevincimiz de olmaz.Hayat bunun üzerine kurulu.
Geçmiş geçmişte kaldı yanlışı,kötüsü,acısı artık geçmiş oldu.O zaman içimizde yeni heyecanlar ,yeni güzellikler yeşertelim dikelim bir fidan verelim can suyunu,güzel şeyler hayal edip,güzel beklentilere açalım gönlümüzü.
Yüzümüzde kocaman sıcacık bir gülümseme ile tutalım sevdiklerimizin elini. Hadi 2012 ülkemize dirlik ve düzen getir,evimize bolluk bereket huzur.Çocuklarımıza güzel gelecekler getir.İçine bizim için çokça yeni umutlar,güzel ve muhabbet dolu günler koy.Sevdiklerimiz ile keyif ve mutluluk dolu birliktelikler getir.Sağlık içinde hayırla harcayabileceğimiz paralar getir.Yeni güzel samimi dostluklar getir.
Ama her şeyden önce,bize sağlık getir ,getir ki çok ama çok güzel bir yıl yaşayabilelim.Yeni güzel planlar yapıp uygulayabilelim,sevgi ve hoşgörü içerisinde mutlu mutlu gülümseyebilelim.
Hepinize güzel ama çok güzel bir yıl dilerim.
Umutlarınız her daim bol ve yemyeşil olsun.Olsun ki hayatınız da güzelliklerle dolsun
2011 yılını bu postumla kapatıyor,beni takip eden,destekleyen,her konuda yüreklendiren başta tüm aileme olmak üzere,hepinize teşekkür ediyorum

27 Aralık 2011 Salı

Algida Magnum Mini,Hazzı Dev Gibi

Hayırlı akşamlar herkese,
2011 yılının şu son haftasında,Algida Magnum Mini ile yüzümüze kocaman bir gülücük,damaklarımıza da tatlı bir serinlik sağladı.Momento kartımız da kocaman bir bonus oldu yanında.Koca bir yılı, ağız tadıyla uğurlattığı için Algida'ya kocaman teşekkürler.

25 Aralık 2011 Pazar

Meyveli Tart

Herkese keyifli ve güzel bir pazar dilerim.
İster evinizde,şöyle hafiften dinlenip,yayılarak,isterseniz dışarıda arkadaşlarınız ya da ailenizle güzel saatler geçirerek günü değerlendirin ama sağlıkla tadını çıkarın.
Pazar günleri inziva günleridir bana göre.Saat her ne kadar hızla da aksa,içinize dönüp geride bıraktığınız haftanın muhasebesinin ve gelecek olan haftanın,planlarının yapıldığı hem keyifli hem de biraz sıkıcı bir gündür.Pazar işte.Babangaya göre yayılma günü,bebeye göre,sıkıcı kurs günü,bana göre yeni hafta için hazırlık ve biraz da telaş günü.
O zaman günü güzelleştirmek için tatlı bir şey yapalım dedik.Ortaya bu güzel tart çıktı.Hamuru çok güzeldi.Ağızda dağılıyordu.Kreması çok lezzetliydi.Üzeri için ben kivi,muz ve nar kullandım siz isterseniz farklı meyveler kullanabilirsiniz.
Malzemeler

Tart hamuru için


  • 150 gr margarin ya da tereyağ

  • 1 çay bardağı sıvıyağ

  • 1 çay bardağı yoğurt

  • 1 çay kaşığı kabartma tozu

  • 3 yemek kaşığı şeker

  • 4 su bardağı un

Kreması için



  • 2 su bardağı süt

  • 3 yemek kaşığı un

  • 1 yumurta sarısı

  • 1/2 su bardağı toz şeker

  • 1 kutu labne (200 gr)

  • vanilya

Yapılışı


Tart hamuru için malzemeleri bir karıştırma kabına alıp iyice karıştırın.Hafif yumuşak bir hamur elde edin.Hazırladığınız tart hamurunu, tart kalıbınıza,kenarlarına yükselti vererek eşit kalınlıkta yerleştirin ve çatalla delerek (kabarmaması için) 170 derecede pişirin.Diğer yandan krema malzemelerini derin bir kabın içinde karıştırarak,muhallebi kıvamında pişirin.Ocaktan aldığınız kremayı bir kaç dakika mikserle karıştırdıktan sonra,suyunu süzdürdüğünüz labneyi ilave edip karıştırın.


Soğuyan tart hamurunuzu kalıptan çıkarıp servis edeceğiniz tabağa alıp üzerine kremasını koyun istediğiniz meyvelerle üzerini süsleyip,tart jölesi ile parlamasını sağlayıp pazar gününüzü renklendirin.Afiyet olsun.


Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle...............

24 Aralık 2011 Cumartesi

Bloguma İçimi Döktüm



Uzun bir aradan sonra hayırlı geceler,merhabalar.

Zor ve keyifsiz bir hafta geçirdim.Bu haftanın içinde hem hastalık vardı,hem de hırsına yenilen zavallı insanlar.Hafta sonu başlayan bebenin rahatsızlığı ile hastalık yolunu açtık,hafta ortasına kadar onunla uğraşıp,hafta ortasından sonra bayrağı devralan babangayla uğraştık.Bu arada ben arada telef oldum ama,şükür ki afiyetle haftayı,daha doğrusu iş günlerini bitirdik.

Bu arada,haftanın içinde,hiç bir şey olmadan,çok şey olduğunu sanan insancıklar da gördük.Ama hepsi bitti gitti.Çok şükür düzeldik sağlığımız iyi,dışarıda yağmur yağıyor,ruhumuzu temizliyor.Evimizde güzel bir dinginlik var.Yarın evimizde temizlenecek ve tüm kötü enerjilerden ve olumsuzluklardan kurtularak yeni haftaya merhaba demek için kendimizi hazırlayacağız.

Hepinize sağlıklı ve güzel bir hafta sonu dilerim.....


Resimi internetten buldum,papatyaları çok severim de.....

20 Aralık 2011 Salı

Bosch Çevre Kulübü

Bosch Çevre Kulübü Minikler’den sonra
şimdi de Yıldızlar Kategorisi yayında
Bosch Ev Aletleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü, ilk olarak,
4 - 7 yaş grubu çocuklara yönelik hazırladığı “Minikler Kategorisi” ile
yayın hayatına merhaba diyen doğa dostu web sitesinin 8 - 13 yaş grubundaki
çocuklara ve gençlere özel içerikle hazırladığı “Yıldızlar Kategorisi”ni de yayına açtı.
Çevreden uzaya, kültür-sanattan eğlenceye, Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu’ndan spora kadar birçok konuda içerik sunan site, yalnızca bilgi vermekle kalmıyor, oyunlar ve eğlenceli uygulamalarla kullanıcılarının sitede keyifli vakit geçirmesini sağlıyor.
“Yaşam için teknoloji” sloganıyla sadece günlük yaşamımızı değil, geleceğimizi de iyileştiren teknolojiler sunan Bosch Ev Aletleri, geleceğe karşı sorumluluğunun bilinci ve doğa dostu nesiller yetiştirilmesine katkıda bulunmak hedefi ile kurduğu ve açılışını 4 - 7 yaş grubundaki çocukların, çevre ile ilgili temel bilgileri eğlenceli bir şekilde öğrenmesini amaçlayan Minikler Kategorisi ile yaptığı http://www.bosch-cevrekulubu.com/ internet sitesinde, yeni bir kategori daha açtı. 8 – 13 yaş grubu çocuklara özel bir içerik ile hazırlanan Yıldızlar Kategorisi doğa, kültür-sanat, uzay, spor gibi birçok konuda yalnızca bilgi vermekle kalmıyor, oyunlar ve eğlenceli uygulamalarla kullanıcılarının sitede keyifli vakit geçirmelerini sağlıyor. Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine katkı sağlayacak etkinliklere de yine site üzerinden ulaşılabiliyor. Özgün içeriği ve dinamik atmosferi ile dikkat çeken sitede yer alan karakterlerin illüstrasyonları, kullanılan renkler, foto-galeriler ve fon müziği, Bosch Çevre Kulübü Yıldızlar Kategorisi’ne canlılık katıyor.


Bosch Çevre Kulübü’nün Yıldızlar’ı ile tanışın
Bosch Çevre Kulübü Yıldızlar Kategorisi, Duru, Orçun, Melis, Mert ve Nil adlarındaki beş muhabirin yönettiği bir site. Muhabirlerden her biri ayrı ayrı ilgi alanları doğrultusunda öğrendiklerini kendi dillerinde aktarıyor, siteyi ziyaret eden arkadaşlarını kendi dünyaları ile tanıştırıyor.
Çevre Yolu’nun yöneticisi olan Duru, ziyaretçilere çevreyle ilgili bilgiler veriyor, hayvanlarla röportajlar yaparak, doğa fotoğraflarını paylaşıyor.
Kültür Kültür Kültür’ün yöneticisi Melis, dünyanın dört bir köşesinden kültür ve sanat haberleri, gezi yorumları ve fotoğrafları ile eğlenceli bilgiler veriyor.
Kozmik O da! bölümünde Orçun, fantastik bilgiler, uzay yolu maceraları ve astral sözlük ile arkadaşlarına ilginç aktarımlarda bulunuyor.
Eğlenmece bölümünün yöneticisi Nil, birbirinden yeni ve eğlenceli oyunlar, matrak mektuplar ve duygusal şiirlerle ziyaretçilerin keyfine keyif katıyor.
Spor-Aktif’in yöneticisi Mert, sportif kişiliği ile bütünleşen bu bölümde, en güncel ve dinamik spor haberlerini aktarıyor.




Facebook’la bağlanma ve paylaşma imkanı
8 – 13 yaş grubu çocuk ve gençlerin sıkça kullandığı Facebook’la bağlantılı olan Yıldızlar Kategorisi, kullanıcılar için daha interaktif bir ortama dönüşüyor. Kullanıcılar, siteye, kendi Facebook hesaplarıyla bağlanabilmenin yanı sıra haber ve fotoğrafları da paylaşabiliyor. Üstelik kulüp yıldızları Duru, Orçun, Melis, Mert ve Nil’in Facebook sayfalarına kolayca ulaşabiliyor ve buradan da onlarla iletişim kurabiliyor.
Danışmanlar sayesinde ebeveynlerin içi rahat
Bosch Çevre Kulübü web sitesine danışmanlar da destek veriyor. Sitede paylaşılan içerikler, tamamen fiziksel ve ruhsal açıdan gelişim döneminde olan 8 - 13 yaş grubundaki çocuk ve gençlere özel olarak hazırlanıyor. Sitedeki tüm içerikler Pusula Psikoloji Çocuk Genç ve Aile Merkezi’ndeki Pedagog/Özel Eğitimci Duygu Akdoğan Şenler ile Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç Taylor’un onayından geçerek, yayına alınıyor.
Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu ile ilgili en güncel haberleri de bu siteden takip edin!
Bosch Çevre Kulübü web sitesi, çocuklara ayrıca, Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu ve Sadri Alışık Kültür Merkezi işbirliğiyle çevre bilinci, hayvan ve doğa sevgisi aşılamak hedefiyle hazırlanan “La Fonten Orman Mahkemesinde” adlı oyunla ilgili bilgilere ulaşma imkanı da sunuyor. Sahnelendiği günden bu yana 17 bini aşkın çocuğa ulaşan tiyatro oyunuyla ilgili izleyici görüşleri, sezon programı, oyuncularla yapılan söyleşiler, oyun sırasında yapılan çekimlerden oluşan video ve fotoğraf galerisi de Bosch Çevre Kulübü’nde yer alıyor.
Bosch Ev Aletleri, çevre ve eğitim için 2002’den bu yana çalışıyor
2002 yılında Deniz Temiz Turmepa işbirliğiyle gelecek kuşaklara temiz ve yaşanılabilir bir dünya bırakmak için çevre çalışmalarına destek veren Bosch Ev Aletleri, aynı yıldan bu yana da Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ile eğitim odaklı projeler yürütüyor, çeşitli çalışmalara destek oluyor. Sürdürülebilir kalkınmaya ve çevre eğitimine katkı sağlamayı amaçlayan Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Projesi’ni, 2008 yılından bu yana hem maddi hem de manevi olarak destekliyor. Proje kapsamında Mart 2011 itibariyle toplamda yaklaşık 11.000 öğretmen ve 1 milyonu aşkın öğrenciye ulaşıldı. Bosch Ev Aletleri’nin aynı yıl hayata geçirdiği bir diğer çevre ve eğitim odaklı kurumsal sosyal sorumluluk projesi ise Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu. Tiyatronun evrensel dilini kullanarak, çevre konusunda bilinçli bireyler yaratılmasına katkıda bulunmayı hedefleyen proje kapsamında bugüne kadar iki farklı oyun ile toplamda 31 bini aşkın çocuğa çevre koruma bilinci, doğa ve hayvan sevgisi aşılandı.
“Bosch ürünleri size yalnızca günlük yaşamınızı değil geleceğinizi de iyileştiren teknolojiler sunar”
Daha detaylı bilgi almak isteyen tüketiciler, Türkiye’nin her yerinden ulaşabilecekleri Bosch Çağrı Yönetim Merkezini arayabilirler (444 6 333) http://www.bosch-home.com/

15 Aralık 2011 Perşembe

Patates Kroket

Hayırlı geceler,mutlu günler herkese,
Deli bir patates sever olarak,patatesi her şekli ile her kıvamda yerim.Böreğini,kızartmasını,salatasını,yemeğini,kekini yani içine girdiği herşeyi çok severim.Hem bereketli,hem de lezzetlidir.Bir evde olmazsa olmaz demirbaş gıdalardan biridir.Hiç yemek olmasa,hemen bir patatesli yumurta,ya da patates kızartması öğün kurtarır.Midemiz kötü olunca püresi,haşlaması,çorbası derken görüyorsunuz hayatımızın tam da içinde yer alır.
Dedim ki bir de kroketinin tarifini vereyim.Etin yanına,ister garnitür,ister çayın yanına arkadaş.Artık ona siz karar verin.

Malzemeler


  • 2 adet irice haşlanmış patates

  • 1 yumurta

  • tuz,karabiber,kırmızı toz biber

  • rendelenmiş bir su bardağı kadar kaşar peyniri

  • kızartırken kullanmak için bir yumurta,galeta unu

Yapılışı


Haşlanan patateslerin kabuklarını soyup,rendeleyin.İçine bir adet yumurtayı kırıp,baharatları ve kaşar rendesini ilave edin.İyice yoğurun.Elinizle istediğiniz şekli verin.


Kızartmadan önce,1 adet çırpılmış yumurtaya,sonra da galeta ununa bulayıp kızartın.Ben koymuyorum ama yoğurduğunuzda eğer kıvamı çok yumuşak gelirse biraz un ekleyebilirsiniz içine.
Sonrası tabiiki mutlu son.İçinde erimiş kaşar peyniri ile süper bir lezzet.İsterseniz yaptığınızda hepsini kızartmadan,bir kısmını derin dondurucuda saklayabilirsiniz.


Afiyet olsun.


Hayırlı ve bereketli cumalar........

12 Aralık 2011 Pazartesi

2011 Yılının Aşuresi



Hayırlı günler,hayırlı geceler olsun.

Bu senenin aşuresini sizinle buluşturayım artık dedim.Çok sevilmesine,rağmen nedense sıkça yapılmayan bir tatlıdır aşure.Belki aşure zamanı dışında da yapan vardır,ama,ben genelde sadece aşure ayında yaparım.Aşure,tatlının ötesinde,bence çok doyurucu,faydalı ve besin değeri oldukça yüksek bir gıda.İçinde her tür baklagil var,üzerinde kuruyemiş var daha ne olsun.

Ben de bu aşureyi yaparken,yine dua ederek yaptım.Sadece kendim için değil,herkes için.

Dedim ki şu buğdayın,bağlayıcılığı ve piştikten sonra irileşip şişmesi gibi,hayatımızda bağlılık ve bütünlük olsun.İçimizdeki,hayatımızda ki,iyi ve güzel olan herşey geçen zamanla büyüsün,çoğalsın.İçindeki nohut,fasulye,pirinç misali hayatımıza yeni yeni güzellikler,renkler girsin.Herbiri ayrı renkte de olsa,herşey birbirine tutunup rengarenk olsun.Aşurenin şekerini ilave ederken tatlılık ve ağız tadı diledim her daim.Sütünü koyarken beyaz rengine takıldım kaldım.Saf ve temiz olsun herşey.Üzerine süs için kuruyemişleri eklerken bütün bu güzel lezzetler gibi,bir bütünlük içinde,yeni tecrübeler,yeni umutlar olsun hayatımızda dedim.

İyi ki demişim,Allah sesimi duydu sanırım.Bugün çok güzel bir tecrübe yaşadım.Yakında paylaşacağım sizlerle.

Bu arada geçen sene verdiğim aşurenin ölçülerine isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Sevginiz ve hoşgörünüz bol kepçe olsun her zaman..............

10 Aralık 2011 Cumartesi

MSA 'da PRİL İle Pırıl Pırıl Bir Gün Geçirdim.

Merhabalar,güzel bir cumartesi akşamı geçirmenizi dilerim.Bugün benim için çok koşturmacalı bir gündü.Ancak şu saatte kendime ayırdığım saatler başladı.Bebe ve babanga tv'de dikkatle basket maçı izliyor.Ben de kulağımda kulaklığım ile bangır bangır müzikle post yazıyorum.Yani keyif,keyif keyif.
Capitol Ogily PR 'den sevgili Duygunun daveti ile Pril'in konuğu olarak katıldığım MSA'da ki etkinlik çok keyifliydi.
Etkinlikler,hayata bir es oluyor bana.Seviyorum,bu etkinlikleri.Birlikte yemek yapma,sohbet,paylaşım derken,son hep mutlu bitiyor.Yapılan yemekler afiyetle yeniliyor.Herkes mutlu ayrılıyor.En azından ben mutlu ayrılıyorum.
Bulaşık yıkamayı oldum olası severim.Evlenmeden önce yemek yapmışlığım olmasa da bulaşık yıkamışlığım olmuştur.Gerçi o zamanlar bulaşık makineleri her eve girmemişti.Ama dediğim gibi,bana çok da sorun olmuyordu.Bulaşık yıkama saati muhakeme ve karar saati olurdu bana.Bir yandan suyla oynarken,bir yandan da yaptıklarımı,yapacaklarımı düşünürdüm.O huyum hala devam etse gerek,bulaşıkları hızımı alamayıp neredeyse yarı yarıya yıkayıp makineye koyarım.O kadar ki bazen bulaşık makinesini açan ev halkı sorar,makinedekiler yıkanmış mı yıkanmamış mı diye.Yani temiz mi kirli mi ayırt edemezler.
Bu arada kolay kolay alışkanlıklarımdan vazgeçemeyen bir yapım da var.Yeniliklere düşünce olarak açık olmakla beraber,uygulamada biraz zamana ihtiyaç duyarım genelde.
Bulaşık makinemde uzun zamandır Pril tablet kullanıyorum zaten.Aslında çok da memnunum ama bu etkinlik sonucu Pril Jeli de denemiş oldum.Gerçekten çok pratik.Jel deterjan kullanmanın en büyük avantajı bence (gerçi Pril tablette başıma gelmedi ama) erimeyen tablet ya da toz deterjan olayının son bulması ve bulaşıkların çizilme olayının ortadan kalkmasıydı.
Zaten Pril'de der ki;

Bulaşıkta tüketicilerin tüm ihtiyaclarını karşılayan bir marka olan Pril, bulaşık makinesi deterjanlarında da tüketiicilerin karşılaştığı problemlere çözüm getirmek amacıyla ailesine Pril Jeli’i de ekledi .
Pril Jel sıvı yapısı sayesinde çabuk çözünüyor ve kısa programlarda bile üstün performans sağlıyor. Pril Jel, inatçı ve kurumuş lekeleri bile çözüp çıkarırken bulaşıklarda kalıntı bırakmadan mükemmel temizlik ve bulaşıkları çizmeden parlaklık sağlar.. Yeni pratik şişesi ve tutma yeri ile Pril Jel’i kullanmak çok kolay, üstelik deterjana el değdirmeden. Sıvı özelliği sayesinde tüketiciler makinenin doluluğuna ve bulaşıkların kirlilik durumuna göre deterjan miktarının kolayca ve istedikleri şekilde belirleyebilecekler.
Yeni Pril Jel’in “Reguler” ve “Sirke Parlaklığı” çeşitleri bulunuyor.

Gerçekten kırmızının favori rengim olmasından mı bilmem ambalajını çok sevdim.Kullandım kendisini de çok sevdim.
Acaba o da beni sevmişmidir???
Güzel keyifli pazarlar dilerim.
Mutlu olun,mutlu edin ki mutluluk bulaşsın evrene............

6 Aralık 2011 Salı

Brownie

Merhaba,hepinize güzel saatler,keyifli akşamlar.
Şu saatler benim en güzel saatlerim.Şükür ve huzur saati.Sakin bir gece.Fonda Halil Sezai Paracıkoğlunun şarkıları,yanımda kahvem ve laptopumda blogum.Daha ne olsun.Herkesin karnı doymuş telaşlı saatler son bulmuş.Günün koşturmacası sona ermiş.Dinlence ve bana ait saatler başlamış.O zaman keyfime keyif katmak,sizleri de keyiflendirmek için güzel bir tarif paylaşalım.

Brownie deyince ilk aklınıza gelen nedir?Sizde nasıl duygular uyandırır bu tatlı güzellik.Belki size saçma gelecek ama bana göre her yemeğin bir karakteri,bir duruşu var,insanda uyandırdığı duygularla.Bu da lezzetiyle doğru orantılı bence.Tadını bildiğiniz bir yemek,bir sebze aklınıza geldiğinde mutlaka,aldığınız tada göre,beyinde bazı duyguları harekete geçirir.
Brownie de ben de çok hoş duygular uyandırıyor,gülümsetiyor.Çünkü içinde bolca çikolata var,ceviz var,kakao var ve tatlı hem de çok tatlı.Dolayısıyla beyin sinyal gönderiyor,bu güzel evet hem de çok güzel,diyor.
Malzemeler


  • 125 gr eritilmiş margarin

  • 250 gr benmari usulü eritilmiş çikolata

  • 1 su bardağı şeker

  • 2 adet vanilya

  • 4 yumurta

  • 1 su bardağı un

  • 2 yemek kaşığı kakao

  • 1/2 paket kabartma tozu

  • 1 çay kaşığı tuz

  • 1 su bardağı ceviz (elinizle ufaltın,biraz irice)

Yapılışı



  1. Önce fırını 175 dereceye ayarlayın

  2. Erimiş margarin,çikolata,şeker ve vanilyayı mikser yardımı ile iyice karıştırın.

  3. Yumurtaları tek tek kırıp iyice yedirin karışıma.Önce birini iyice karıştırın,sonra ikinciyi...

  4. Bir kapta,un,kakao,kabartma tozu ve tuzu iyice harmanlayın.

  5. Yumurtalı karışıma unlu karışımı ilave edip,bir kaşık yardımı ile karıştırıp özdeşleştirin.

  6. Elinizle kırdığınız irice cevizleri de koyup karışımı tamamlayın

  7. Ben bu karışımı yaklaşık 24 cm lik bir kare borcamda yaptım.Borcamın içine yağlı kağıdı düzgünce yerleştirip,(fazla kat olmasın ki kekin formu bozulmasın)biraz yağladım.Sonra da hazırladığım hamurumu koyup,kaşık yardımı ile düzledim.

  8. Son aşama pişirmek için fırına verdim.Fırının kapağını ilk 20 dakika açmadım.Sonra kürdan testi yaptım.Kekin kenarları,kürdan testinden geçtiği halde orta kısmı kürdanda ıslakken,fırını söndürüp,keki bir 5 dakika sonra fırından çıkarıp soğumaya bıraktım.

  9. İyice soğuduktan sonra kalıptan çıkardım.Sonuç mükemmeldi.
Size tavsiyem browniyi yaptıktan bir gün sonra yemeniz.O zaman bütün tatlar yerine oturmuş,tam kıvamını bulmuş oluyor.Servis ederken yanına koyacağınız bir top Carte d'Or maraş usulü dondurma ile emin olun beyinde,hemen lezzet hanesinde üst sıralarda kayıt altına alınıyor.
Afiyet olsun.
Huzur ve keyifli uzun saatleriniz olsun..............

4 Aralık 2011 Pazar

Bu Pazar Uykuyu Haram Kıldık


Herkese merhaba,hayırlı ve güzel bir pazar akşamı geçirmenizi dilerim.Uykuyu severmisiniz?Ben çok severim doğrusu.Oldum bittim,uykuya düşkünümdür.Açlığa tahammülüm yüksek olmasına rağmen,uykusuzluğa dayanamam.Yeteri kadar uyumazsam,hem biraz sinirli olurum,hem de algım düşer.
Bu kadar uyku severken,uykuyu hiç sevmeyen bir eşim var.Düşünün ki 3-4 saat uykuyla,yataktan zıplayarak kalkan,saatlerce uyumuş kadar enerjik davranabilen babanga ile bu konuda,yıllardır bir orta nokta bulamamış olmamıza rağmen,yine de olayı çözüyoruz sanırım.Biraz!söylenerek de kalksam,sonradan günü uzun yaşadığım için mutlu olurum. Yaşlandıkça uyku ihtiyacı azalır derler,ya da gece çay,kahve içmek uyku kaçırır.Ben bütün bunların doğru olmadığı görüşündeyim.Ya da henüz,yeteri kadar yaşlanmadım.Çünkü hala, uykuyu çok severken,gece de,çay kahve içmeme rağmen,çok şükür uykumun kaçtığı olmadı.




Bugün bebemin okulda veli toplantısı vardı.Her pazar erken kalkarken,bu pazar abartıp daha da erken kalkıp,düştük yollara.Önce bebemi dersaneye bırakıp,toplantı saatine kadar küçük bir nostaljik gezi yaptık.Moda sokaklarında kedi bile yokken,biz vardık.Bomboş sokaklar,tertemiz bir hava, sessiz,sakin bir Moda.


Denizden esen buz gibi sabah rüzgarına rağmen,o havayı teneffüs edip,o rüzgarı yüzümde hissetmek çok iyi geldi.Denize karşı sıcacık bir bardak çay kadar,insanın için ısıtan tek şey ne olabilir?Huzur ve sevgi.


Artık olgunluk yaşındayız.Yaşlar hızla gidiyor.Zaman su gibi akıyor.Ama artık insan değeri bilecek yaştayız.Önceliklerimiz 20 yaşlara göre çok ama çok değişti.Amaçlar farklılaştı.Keyif alınan ortamlar,olaylar huzur ve sakinliğe dayalı.

Hele ki şu dur durak bilmeyen İstanbul'da.Böyle bir sakinlik,sessizlik altın değerinde.İnsanlarla omuz omuza yürünen kalabalık saatlerin dışında,bomboş Moda sokaklarında,başı boş dolaşan bir kaç kedi dışında bir tek biz vardık.


Yıllar yıllar önce yürüdüğümüz sokaklarda,tekrar aynı duygularla yürüyebildiğimiz için Allah'a binlerce kere şükrettim.Verdiği sağlık ve sevgi için.

Güneşin daha ısıtmaya başlamadan önceki,neredeyse ilk ışıklarının ağaçların dalları arasından yüzümüze vuruşunun keyfini sürdüm.

Hayatta çok ama çok şey biriktirdik.İçinde herşey vardı.Acısı da,tatlısı da.Koşturmaca içinde geçen yıllar.Öyle bir koşturma ki,çoğu şey es geçildi.Farkına bile varılmadı,varılamadı.Hep bir telaş,hep bir acele.


Ama bakıyorum da biriktirdiklerimin en çoğu,her şeye ve herkese rağmen güzel şeyler.Ya da ben bir tek onları kayıt altına almışım.


Hala çok şükür,güzel beklentilerim var.Hala bu güzel renkler ruhumu coşturuyor.Sonbaharın boyadığı bu güzel ağaçlar,deniz,güneş ve Moda ,içimi huzur ve mutlulukla dolduruyor.



Bu da güzel bir son.Yeni bir yıl geliyor.Yeni ve güzel bir yıl beklentimiz var.Sağlık ve huzur dolu.Yeni yıl ruhunu yavaş yavaş uyandırayım istedim.

Hepinize sağlık ve huzur dolu bereketli bir hafta dilerim.

Ruhunuz huzur,kalbiniz sevgiyle dolu olsun....................

30 Kasım 2011 Çarşamba

Siemens İle Eks Mutfağın Tadını Çıkardık

Merhabalar efendim,hafta sonuna iki kala umarım keyfiniz,sağlığınız yerindedir.Geçtiğimiz hafta içinde Capitol Ogilvy İletişim'den sevgili Duygu Duman'dan güzel bir davet aldım.Eks Mutfak'ta Sıemens ile bir yılbaşı menüsü hazırlayacaktık.Eks Mutfak bir türlü kısmet olup gidemediğim bir yerdi.Hep diyorum ya,bu tür etkinlikleri çok seviyorum.Çok keyifli oluyor.Hem günün stresinden,koşturmasından sıyrılıyorum,hem arkadaşlarımı görüp sohbet ediyorum,hem de yeni ürünleri kullanma,tanıma şansını yakalamış oluyorum.Bakarmısınız kaç tane güzel sebebim var.Bizi o kadar güzel karşıladılar ki,sıcacık bir arkadaş ortamında,sanki bir arkadaşımın evindeymişim gibi,hissettim kendimi.Dışarıda hava buz gibi,içerde tam bir yılbaşı akşamı oluşturulmuş.Yılbaşı ağacı,çok güzel hazırlanmış bir masa ve gülen yüzler.Menüye daha gelmedim.O da ayrı bir olay.Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya ile ayaküstü yaptığımız sohbet çok keyifliydi.Samimi sıcak bir dost sohbeti.Bu arada şefimiz Eyüp Kemal Sevinç esprileri arka arkaya sıralamakla meşgul.Siemens'in İndüksiyonlu Ocağı ile yemekler yaptık.İndüksiyonlu Ocağa,elinizle dokunmatik kumanda ediyorsunuz.Çok çabuk ısınıyor,temizliği çok kolay.Diyelim ki ocağı yaktınız,tencerenizi üzerine koyup,pişirme işlemine başladınız.Kapı çaldı ya da telefon,ama tencereyi ocakta bırakmak istemiyorsunuz,tencereyi ocaktan alıp kenara koydunuz.Ocak üzerinden tencere kaldırılınca sönüyor.Bu da %40 bir enerji tasarrufu sağlıyor.Hani ben yapmam ama,yapan arkadaşlarımı gördüm tencereyi ocaktan kenara alıp,ocak yanmaya devam ederken ya tencerede pişen malzemeyi karıştıran ya da başka bir şey yapan.Ayrıca,
Siemens’in çeliğe duyarlı özel pişirme sistemi sayesinde ısı sadece tencere veya tavanın içerisinde oluşturuluyor. Ocak gözü ise bu işlem sayesinde neredeyse hiç ısınmıyor. Böylelikle ocağın üzerine dökülen, sıçrayan veya taşan hiçbir şey de yanmıyor.Daha fazla özelliklerini merak edenler verdiğim linkten ulaşabilir.
Asıl bana göre gecenin yıldızı Siemens Teppanyaki Ocaktı.Onun üzerinde ne güzel ızgaralar,gözlemeler yapılır.Bu Teppanyaki,çelik bir pişirme yüzeyinden ibaret ama aklım kalmadı desem yalan olur.
Çok ama çok güzel bir geceydi benim için.Bol sohbet,bol kahkaha vardı.Yine hep birlikte aynı lisanla,güzel yemekler yaptık.Bahsi geçen aletlerle,pişirdiğimiz yemekleri hep birlikte mutluluk içinde,afiyetle yedik.





Siemens İndüksiyonlu Ocak ile yaptığımız kuru meyveli pirinç pilavı,değişik tatları sevenler için çok iyi bir seçimdi.İçinde kuru üzüm,kuru incir,kuru erik,kuru kayısı,badem,tarçın,kakule,zencefil ile tadı hala damağımda kalan,bir pilav oldu.



Narenciye soslu bahçe salatası


Yine Siemens İndüksiyonlu Ocak ile yaptığımız Fıstıklı İrmik helvası


Siemens Teppanyaki Ocak üzerinde pişen buğdaylı,mısırlı kaygana.Üzerine naneli yoğurt sosu ile müthişti.


Ve Siemens Fırında pişen nar ekşili ve limonlu piliç but.Garnitürü ise tüm mutfağı kokusu ile dolduran karamelize edilmiş soğandı.Koku hala burnumda.


Neticede benim için aklımda yer eden,güzel gecelerden biri olarak hafızamda kayıt altına alındı.


Emeği geçen,herkese,gülen gözleri ve güzel sözleri için tekrar çok teşekkür ederim.


Güzel günler ve geceler yaşamanız dileğiyle.......................

28 Kasım 2011 Pazartesi

Mayalı Poğaça

Herkese merhaba,
Bu gidişle halimiz ne olacak bilmiyorum.Sürekli bir yeme halindeyiz.Ama bir de düşünüyorum,yemek yapmak,yaptığın yemeği sunmak,o masada oturup sohbet edip,yaptığın yemeği yemek, çok keyif verici bir olay.Çok şükür sağlığımız yerinde,şimdi yemeyeceksek,ne zaman yiyeceğiz.Mutfakta sürekli bir şeyler pişmesi,renk renk sebzeler,meyveler beni mutlu ediyor.Denemediğim şeyleri denemek,yeni bir şeyler yapmak hoşuma gidiyor.Bu da benim terapi yöntemim belki.Geçenlerde izinliyken,mutfakla kucak kucağa yaşadık.Bebe istedi ben yaptım.Bir gün o okuldan gelmeden önce,onun saatine yetiştirmek üzere,geldiğinde sıcak sıcak yesin diye bu poğaçaları yapmıştım.Kokuyu apartmanda takip ederek geldim,kokunun bizden geldiğini anlayınca çok mutlu oldum deyip bana en yüksek notu vermişti bebem.Notu kıt olmasına rağmen,en yüksek notu verince,varın bu poğaçaların tadını siz hayal edin.


Malzemeler


  • 1 çay bardağı ılık süt

  • 1 çay bardağı yoğurt

  • 1 çay bardağı sıvıyağ

  • 1 çay bardağı ılık su

  • 2 tatlı kaşığı şeker

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • 1 paket yaş maya

  • üzerine sürmek için bir yumurta sarısı (akı hamurun içine konulacak)

  • un

  • içine koymak için sucuk ve kaşar peyniri

Mayayı şeker,süt ve su ile çözüp,diğer malzemeleri ilave edin ve ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.Hamuru öyle bir yoğurun ki elinizin altında kadife yumuşaklığını hissedin ve 1 saat kadar üzerini örtüp ılık bir ortamda mayalanmaya bırakın.Mayalama işlemi gerçekleştikten sonra,hamuru bir kez daha yoğurup,havasını alın.Elinizle küçük parçalar kopartıp,elinizin ayası kadar açın ve içine doğradığınız,kaşar ve sucuktan koyup zarf şeklinde kapatın.Yağladığınız tepsiye dizip,üzerlerine çok az sıvıyağ ile karıştırdığınız yumurta sarısını sürün.170 derecede pişirin.Önce kokusuyla,sonra da puf puf yumuşacık poğaçaları yiyerek midenize bir ziyafet çekin.


Afiyet olsun.Her zaman umudunuz ve sağlığınız ile iç huzurunuz olsun..........

25 Kasım 2011 Cuma

Portakallı Muffin

Hayırlı geceler herkese,

Bir haftayı daha geride bıraktık.Zaman hızla geçiyor.Aman dikkat,güzel ve sağlıklı geçirmek için azami çaba gösterin.Bol bol gülümseyin,sevdiklerinize dokunun,sevginizi belli edin,güzel sözler söyleyin.Kin tutmayın,negatif düşüncelerden uzak durun,etrafınızda stresli insanlara fazla yer vermeyin,enerjinizi çaldırmayın,aksine o enerjiyi etrafınıza gönüllü olarak siz yayın.Kimseyi eleştirmeyin olduğu gibi kabul edin.Herşeyden önce kendinizi sevin,kendinizi ödüllendirin,arada şımartın.Mutlu olun ki mutlu edin.Mutlu olmaya da kek yaparak başlayın.O mis kokusunu içinize çekin.Mutfağınızdan yayılan portakallı kek kokusu kadar hiç bir şey ev halkını mutlu edemez.Bu kokuyla içinize yayılan sıcacık huzur duygusunu,doya doya yaşayın.Yarının cumartesi olduğunu düşünerek bu mutluluğunuzu ikiye katlayın.Yapın kendinize güzel bir kahve,alın iki adet muffin,kurulun koltuğunuza tadını çıkarın


Malzemeler


  • 2 adet yumurta

  • 1 su bardağı şeker

  • 1 portakal kabuğu rendesi

  • 1 portakalın suyu

  • 1 çay bardağı sıvıyağ

  • vanilya

  • kabartma tozu

  • 2 su bardağı un

Yumurta ile şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.Portakal suyunu,yağı ekleyip karıştırmaya devam edin.Portakal kabuğu rendesini,unu,vanilya ve kabartma tozunu da ilave edip,hamurunuzu muffin kalıplarına koyup 160 dercede pişirin.


Hadi şimdi muffinleri yeme vakti,kahvem soğumasın.Mutlu hafta sonları............

23 Kasım 2011 Çarşamba

Sosisli,Sucuklu Patates Püresi

İyi akşamlar herkese,
Bizim evin halleri pek bir hoştur.Bizim ev diye demiyorum ama,keyiflidir havası,çok şükür.Akşam pek bir kaynaşırız.Yemek konuşmak,mutfakta her beraber bir işin ucundan tutmak zevk verir herkese.Yapılan yemekleri bir gurme havasında tadıp da,jüri üyesi gibi not vermek,en başta bebenin işidir.Lafını hiç esirgemez doğrusu.En sert eleştiriler ondan gelir.Babanga başına geleceği bildiğinden,eleştirileri daha yumuşak,yaklaşımı daha sevecendir.Ee tabi yılların hatırı var.Ama beğenmediği olduğunda o da söyler.Ankaralım,o zaten Ankara da blogda ki tariflere,kedi ciğer hesabı uzaktan bakıp not eder.Döndüğünde istediklerini sıralamak için.Bazen de yeni bir tarifle gelir İstanbul'a.Geçen geldiğinde Haşhaşlı Revani,bu geldiğinde resimde gördüğünüz püreyi yeme arzusundaydı.
Bu arada o uzakta olduğundan,onun istekleri hep ön sıralara geçer.Evin diğer erkekleri de bu konuyu dillerine dolar da dolar.
Neymiş o geldiğinde daha fazla şey yapılıyormuş,onun her istediği yapılıyormuş vs.
Eee be canlar insaf edin.Mutfağımız durmadan çalışıyor.Çok şükür neredeyse,fırının dinlendiği saatler sayılı.Biliyorum bunu biraz da,beni kızdırmak için yapıyorlar ama,ben de her seferinde oyuna gelip savunmaya geçerim.Ne yapayım,Allah ömür versin evde üçe karşı tekim.Ama Allahın izni ile hepsine yeterim.
Bu püreyide Ankaralım geldiğinde istedi.Boynumuz kıldan ince tabi, yaptık afiyetle yedik.

Tarif vermeye bile gerek olmayacak kadar basit aslında.
Malzemeler


  • 3 adet patates

  • bir yemek kaşığı tereyağ

  • bir su bardağı kadar süt

  • tuz,karabiber

  • sucuk sosis ve kaşar peyniri

Yapılışı



  1. Patateslerin kabuklarını soyup,küçük parçalar halinde doğrayıp,üzerine çok az çıkacak kadar su ilave edin.Patatesler haşlanırken,siz sosis ve sucuklarınızı küçük parçalar halinde doğrayın.

  2. Doğradığınız sucuk ve sosisleri yağsız tavada çok az soteleyin.

  3. Haşlanıp suyunu çeken patatesleri blender yardımı ile püre şekline getirin.Kıvamına göre az az sütü ve yağı ilave edip karıştırmaya devam edin.İçine arzunuza göre tuz ve karabiber ekleyin.

  4. Sotelenen sucuk ve sosisleri pürenin içine koyup bir kaşıkla karıştırın.

  5. Pürenizi bir borcama koyup,üzerine kaşar rendeleyin.Kaşar peyniri eriyene kadar fırında tutun.

Afiyet olsun.Gününüz,geceniz hep aydınlık ve huzurlu olsun..............

21 Kasım 2011 Pazartesi

Zeytinyağlı Pırasa

Merhaba,
Umarım haftaya güzel başlamışsınızdır.Ben,oldukça hareketli bir hafta sonu geçirdikten sonra,haftaya biraz yorgun başladım.Blogumdan birazcık da ayrı kalsam,hemen özlüyorum.Sizlerin neler yaptığını merak ediyorum.
Kış geldi dedik.O zaman kış sebzelerine,biraz biraz başlayalım.Zeytinyağlı pırasa severmisiniz bilmiyorum.Babanga ve ben çok severiz,şöyle bol limonlu güzel pişmiş bir pırasa midelerimize iyi gelir doğrusu.
Bazı arkadaşlarımla, konuştuğumuzda,pırasaya soğan koymadıklarını öğrendim.Pırasa zaten yarı soğan sayılır,soğana gerek yok dediklerinde hemen karşı çıktım.Soğansız yemek olmazzzz diye.Tabi bu benim düşüncem.
Malzemeler


  • 1 kg pırasa

  • 2 adet havuç

  • 1 adet soğan

  • bir çay bardağı pirinç

  • 1/2 su bardağı zeytinyağı

  • 1 tatlı kaşığı salça

  • tuz,1 tatlı kaşığı toz şeker

  • 1 adet limon

Yapılışı



  1. Pırasaların dış kabuklarını 2 kat ayıklayıp verev olarak,yarım parmak uzunluğunda kesin

  2. Tıraşladığınız,havuçları da verevlemesine kesin.

  3. Yemeklik doğradığınız soğanları,zeytinyağında çok az soteleyip,havuçları ilave edip sotelemeye devam edin.Salçanızı koyup şöyle bir karıştırdıktan,sonra pırasaları tencerenize koyun.Şeker,tuz,pirinç ve limon suyunu da ilave edip tencerenizin kapağını kapatın.

Ben çok fazla beyaz,yani hiç salça ya da domates konulmamış yemeği sevmiyorum.O nedenle pırasaya da çok az da olsa,salça koyuyorum.Siz isterseniz koymayabilirsiniz.Ben çok fazla düdüklü tencere kullanan biri olarak bu mis gibi pırasayı da Tefal NutriCook ile pişirdim.10 dakika içinde,pişen yemeğimi,afiyetle yedik.


Güzel ve kendinize güvenli,sağlık dolu haftalar........

17 Kasım 2011 Perşembe

Yer Fıstıklı,Çikolatalı,Yulaflı Kurabiye

Herkese iyi akşamlar,
Bu aralar bizim mutfak,tam gaz çalışıyor.Bana birşeyler oldu.Her dakika aklımda,yapmak istediğim şeyler,bir üst sıraya çıkıyor,bir alt sıraya iniyor.Fırından bir tepsi çıkıp,bir tepsi giriyor.Hani şiir yazanlar ilham bekler ya,bana da yemek perisi geldi herhalde.Durmadan kulağıma fısıldıyor '' kurabiye yap,börek yap hadi hadi ''.Kafamda yapmak istediğim bir tarif varsa,önce bir kendimi yoklarım,uygulamaya geçme hevesin kadar,şu anda uygulama enerjin var mı ?diye.Çünkü herşey tamam olsa dahi,mutfakta,yaptığım şeyi keyifle değil de biraz zoraki yapıyorsam yaptığım şey çok da lezzetli olmuyor.Yaptığın yemeğe, sevgini katmak bu olsa gerek.Eh bu ara sürekli mutfakta bir tarif uygulama isteğim,hevesim ve enerjim çok yüksek olduğuna göre bundan çıkan sonuç bütün bu tariflerin çok da lezzetli olduğudur.
Bu arada başlık dikkatinizi çekti mi bilmem.Hem yer fıstıklı,hem çikolatalı ama aynı zamanda yulaflı.Burada bir vicdan sözkonusu olmuş.Aksi halde tam bir bomba kurabiye,dinamo yani.
Şöyle kıtırlı,büsküvi formunda bir kurabiye seviyorsanız bu tam size göre.

Malzemeler


  • 1 su bardağı un

  • 3 su bardağı yulaf

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 paket vanilya

  • 1/2 çay kaşığı tuz

  • 1 su bardağı şeker

  • 1 su bardağı yer fıstığı ezmesi

  • istediğiniz kadar çikolata (ufalanmış)

  • 2 yumurta

  • 100 gr kadar eritilip soğutulmuş margarin

Yapılışı


Önce eritilmiş margarini,yumurtayı ve şekeri iyice karıştırın.Başka bir kapta yulaf,un,kabartma tozu,vanilya,tuz karışımını iyice karıştırıp,diğer kapta karıştırdığınız karışıma ekleyin.Ufaladığınız çikolataları da ilave edip,tahta bir kaşıkla iyice karıştırıp,yağlı kağıt serilmiş tepsiye belirli aralıklarla birer parça koyup 170 derecede pişirin.


Kurabiyeler pişerken evinizi saran kokuya inanamayacaksınız.


Evinizin her daim kurabiye kokması dileğiyle.......................


16 Kasım 2011 Çarşamba

Hazan

Merhaba,
Hazan,güz,sonbahar ne de hüzünlü mevsimdir.Doğanın içine kapanması,ağlaması adeta.

Dökülen yapraklar,ömrünü tamamlamış, toprağa karışmak için birer birer dallarını terk etmiş.


Gökyüzü,bulutlar biraz kızgın gibi sanki

Balıkçı kayıkları karaya çekilmiş,kediciğe barınak olmuş

Sonbaharın en güzel rengi kızıl

Kargacık nereye bakıyor acaba?


Yeşil,sarı,kızıl doğanın her rengi içiçe geçmiş.

Gözlere bayram

Bugün dışarıda yürürken,hergün geçtiğim yollarda,bu güzelliklerin çok da farkında olmadan geçip gittiğimi farkettim.


Yeşili uğurluyoruz yavaş yavaş.Belki de yakında bu dallar bembeyaz olacak.Ama içimizde ki her umut gibi ilkbahar da,tekrar yeşerecek dallar ve doğa yeniden tazelenmiş olarak içimizi ısıtacak.

Sevgiyle ve umutla.................
Blog Widget by LinkWithin